Temel Meslek Bilgisi

  • Yazının Tarihi: 10 Ocak 2011
  • Bu Yazıyı Sosyal Medyada Paylaş:
  • Googleda Paylaş
  • Twitterda Paylaş
  • Facebookta Paylaş

KUAFÖRLÜK, CİLT BAKIMI(GÜZELLİK UZMANLIĞI VE ERKEK BERBERLİĞİ MESLEK DALLARININ TEMEL MESLEK BİLGİSİ NOTLARI

*      *       *

ANATOMİ VE FİZYOLOJİ

Anatomi: İnsan vücut yapısını gözle görülebilecek düzeyde inceleyen bilim dalına anatomi denir.

Fizyoloji: Vücut yapısını oluşturan organ ya da oluşumların işlevlerini ve bu işlevler için vücutta geçen olayları inceleyen bilim dalına fizyoloji denir.

HÜCRE VE YAPISI

Hücre:İnsanda en küçük canlı birime hücre denir.

İnsan milyarlarca hücrenin bir araya gelmesiyle oluşmuştur. Bir hücre tek başına yaşayabilir. Hareket edebilir, işlev yapabilir. Hücreler gözle görülmezler.

Hücreler genel olarak şu işlevleri yaparlar;

1-     Bölünerek çoğalmak, yeni hücreler yapmak,

2-     Alınan besinleri işlemek,

3-     Besinleri enerjiye dönüştürmek, yararlı duruma getirmek,

4-     Enzim, hormon, protein, vb. organik maddeleri yapmak,

5-     Artık ve zararlı maddeleri çıkarmak.

Hücrede iki ana bölüm vardır.

1-     Stoplazma : Bir hücrede çekirdeğin çevresini kuşatan, saydam görünüşlü ve sulu kıvamdaki bölüme denir. Stoplazmanın dışını, hücrenin şeklini veren ve dış ortamla ilişkisini sağlayan hücre zarı sarar. İçerisinde organcıklar, cansız maddeler ve hücre içi sıvı bulunur.

Hücre zarı: Hücrede dış bölümü oluşturan stoplazmayı çeviren ince zardır. Hücre zarı hücrenin biçimini verir.

Zarın üç önemli işlevi vardır.

a)     Stoplazmayı dış ortamdan ayırmak,

b)     Hücre içinde yapılan maddeleri dışa çıkarmak,

c)     Hücreye gerekli maddeleri dış ortamdan almak.

2-   Çekirdek; Genel olarak hücrenin ortasında bulunur. Çevresini stoplazma sarar. Genel olarak bir hücrede bir çekirdek vardır. Kimi hücrelerde çok sayıda çekirdek olabilir.

 

VÜCUTTAKİ DOKULAR

İnsan organizmasında aynı işlevi gören hücre topluluklarına doku denir. Dokular doğum öncesi yaşam döneminde oluşmaya başlarlar ve erişkinlikte son biçimlerini alırlar.

DOKU ÇEŞİTLERİ

1-     Epitel Doku; Epitel doku hücrelerine epitel hücreleri de denir. Hücreler birbirine bitişiktir. Zar ya da çizgi biçiminde dizilirler.Dört önemli işlevleri vardır.

a)     Bulundukları organı dış etkilerden korumak,

b)     Salgı yapmak,

c)     Mukus vb. maddeleri iletmek,

d)     Emmek.

2-     Bağ Doku; Vücudun her yerinde bulunur. Buna katılgan doku da denir. Diğer dokular arasına katılarak bağlayıcılık yapar. Hücreler ve hücreler arası maddeden oluşur.

3-     Kan Doku; Vücudun sıvı olan tek dokusudur. Hücrelerine kan hücresi denir. Kan, kan hücreleri ile bunların arasını dolduran plazma denilen sıvıdan oluşur. Plazma kanın % 55 idir. Kandan, kan hücreleri ve pıhtılaşan maddeler çıktıktan sonra geride kalan sarı sıvıya serum denir. Kan hücreleri 3 çeşittir.

1-     Al yuvarlar, ( eritrositler) 2Ak yuvarlar(Lokositler) 3- Trombositler

4-     Kıkırdak Doku; Vücuttaki kıkırdak adını alan yapılarda bulunur.

5-     Kemik Doku; Vücudun en sert dokusudur. Bu doku kemikleri yapar. Kemik doku, süngersi kemik doku ve sert kemik doku olmak üzere ikiye ayrılır.

6-     Kas Doku; İnsan vücudunda bulunan tüm kasların dokusudur. Kasılma-gevşeme yeteni olan bir dokudur. Hücresi diğer vücut hücrelerinden arklıdır. İğsi ve ipliksi bir görünümleri vardır.

VÜCUTTAKİ SİSTEMLER

1-       Hareket Sistemi; İrili ufaklı toplam 206 kemik ile bunlar arasındaki eklemler iskeleti oluştururlar. İskeletin başlıca görevleri şunlardır.

a)     Organları korumak ve dayanak olmak,

b)      Kaslar ve eklemlerin yardımıyla vücudun hareketini sağlamak,

c)     Bazı mineral maddeleri depo etmek, (Kalsiyum, fosfor gibi)

d)     İçerdiği kemik iliği ile kan hücresi yapmak.

Kemikler beşe ayrılır;

1-     Uzun Kemikler: Kol,bacak kemikleri,

2-     Kısa Kemikler; El, ayak  bileği kemikleri,

3-     Yassı Kemikler; Kaburga kemiği,

4-     Düzensiz Kemikler; Omurlar,

5-     Havalı Kemikler; Alın kemiği.

      2 – Sinir Sistemi; Vücudun bütün sistemleri ile yakından ilişki içindedir. Onları işlevsel yönden denetler. Çalışmalarını normal düzeyde yapmalarını sağlar. Çevreden ve vücut içinden duyu alır, belleği sağlar. Alınan duyuları algılar.

Sinir Sisteminin Görevleri Şunlardır

a)     Organizmanın aktivitelerini düzenlemek,

b)     Çeşitli organları ve sistemleri birbirine bağlamak,

c)     Organizma ve çevre arasındaki etkileşimi sağlamak.

d)     Konuşma ve düşünmenin ana materyali olmak.

3 Solunum Sistemi,

4 Dolaşım Sistemi,

                      5 Boşaltım Sistemi,

                      6 Sindirim Sistemi.

                                      SAÇ VE YAPISI

Saçların ana işlevi vücudun en duyarlı bölgelerinden olan başı sıcak, soğuk ve fiziki darbeler gibi dış etkilerden korumakla birlikte, insanın dış görünüşünü etkilemesidir.

Saç papilla adı verilen oluşma ve gelişme organlarından çıkar, ve beslenirler. Saçın sap ve gövde denilen büyük kısmı saçlı derinin dışında kökü ise iç kısımdadır.

Yetişkin bir insanda normal olarak 100.000-150.000 arasında saç vardır. Saçların gelişme dönemi 3 gruba ayrılır.

1-     Büyüme dönemi; (Anagen faz) 3 yıl sürer, Saçların %85-90ı bu dönemdedir.

2-      Gerileme dönemi;(Catagen faz) 3hafta sürer saçların  %2-3ü bu dönemdedir.

3-     Dinlenme dönemi; (Telogen faz) 3 ay sürer. Saçların %11-12 si bu dönemdedir.

Bu üç dönemi yaşayan saçlar birtakım olguların etkisi altındadır.

–         Hormonlar,

–    Yaş durumu,

–         Mevsimler,

–         Vitaminler,

–         Mineraller.

Normal saçlı bir insanda günde yaklaşık  50-100 saç dökülür.

 

SAÇIN TABAKALARI

Bir saç içten dışa doğru şu tabakalardan meydana gelir.

1-      İlik Tabaka; (Medulla) Saçın tam ortasında boydan boya uzanır. Yuvarlak ilik hücrelerinden oluşmuştur. Yer yer renk pigmentleri ihtiva eder. İliği kapsayan ve hava ile dolu olan ilik kanalı mikroskop altında kuvvetli ışıkta gri, daha az ışıkta koyu renkte görünür.

2-      Lif Tabaka ( Korteks)  İliği veya ilik kanalını çepeçevre sarar. Çok sert bir tabaka olup, saça sertliğini veren kısımdır. Saç teli boyuna uzunluğuna dizili iplik şeklindeki boynuzlaşmış hücrelerden meydana gelir. En önemli görevi saça rengini veren pigmentleri üretmektir.

3-      Pul Tabaka ( Kutikula) Saçın en dış tabakasıdır. Yassı hücre tabakalarında meydana gelmiştir. Tek hücre renksiz ve şeffaftır. Bu kısım tamamen veya kısmen saça yuvarlaklığını kazandırır.

SAÇ DÖKÜLMESİNİN SEBEPLERİ

1-     Yanlış beslenme,

2-     Yanlış bakım,

3-     Hormonal bozukluklar,

4-     Mevsim değişikliği,

5-     Çeşitli hastalıklar, (kanser, karaciğer, vb.

6-     Yanlış rejimler,

7-     Alerjik reaksiyonlar,(Boya alerjisi)

8-     Ameliyatlar ve kazalar,

9-     Kafa derisinin iltihaplanması,

10-Stres,

11- Aşırı yorgunluk.

SAÇ SAĞLIĞINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER

1-     Genetik faktörler,

2-     Çeşitli hastalıklar (Kanser vb.)

3-     Hormonal dengesizlik,

4-     Yanlış beslenme,

5-     Kış mevsimi, kapalı yerler,

6-     Yanlış bakım.

SAÇA RENK VEREN PİGMENTLER

Saça, kana ve deriye renk veren maddelere pigment denir. İnsan vücudunda üç ana pigment bulunur.

1-     Melanin; Kahverengi pigmenttir. Küçük tanecikler halindedir. Melanin üreten hücrelere melanosit denir.

2-     Karoten; Sarı renkli pigmenttir.

3-   Hemoglobin; Kan elemanlarında bulunan bu madde kana kırmızı rengini veren pigmenttir.

SAÇ BOYASI

Boyalar ve boya ürünleri su içindeki boya solüsyonları veya süspansiyonları şeklinde saç lifine uygulanan, temelde organik bileşiklerdir.

Boya saç lifine özel kimyasal mekanizmalarla veya lif yüzeyindeki ya da içindeki bağlarla sağlam şekilde tutunu. Boyalar kalıcılığa sahiptir. Sürtme, yıkama, durulama gibi yollarla kolayca çıkmaz.

Saç boyaları iki amaçla kullanılır.

1-     Saçın rengini değiştirmek, farklı renk tonları sağlamak,

2-     Beyaz saça istenilen rengi vermek.

SAÇ BOYALARINDA OLMASI GEREKEN ÖZELLİKLER

1-      Saça zarar vermeden boyamalı, saçın kimyasal yapısına zarar vermeden saçta tutunabilmelidir.

2-      Saçın parlaklığını ve yapısını koruyabilmelidir,

3-      Saça uygulandığı zaman toksik etki göstermemelidir.

4-      Hava, şampuan vb. ye karşı dayanıklı olmalıdır.

5-      Saça uygulanan başka herhangi bir saç preparatı boyayı değiştirmemelidir.

 

SAÇ RENGİNİ AÇAN PREPARATLAR

Bu amaçla kullanılan madde Hidrojen peroksittir. (H2O2) Saçtaki melanine etki ederek onu renksiz hale getirir. H2O2 deki serbest hale geçen oksijen (O) renk açıcı etki yapar. H2O2 hem kalıcı boyalara hem de saç rengini açıcılarla karıştırılmıştır.

Eğer bu karışım kendi başına kullanılırsa saç rengini açar ve saçın daha gözenekli olmasına neden olur. Saç boyalarına katılan H2O2  değişik şekillerde bulunmaktadır.

1-     Tablet şeklinde olanlar; Kurutulmuş perhidrol içerir.   Her tablette 1 ml. Perhidrol bulunur.

2-     Krem Şeklinde Olanlar; Hazır olarak direkt boya ile karıştırılarak kullanılır.

% 3 lük = 10 volüm,

% 6 lık  = 20 volüm,

% 9 luk = 30 volüm,

% 12 lik = 40 volümdür.

3-     Sıvı Şeklinde Olanlar ; Özellikle dekorasyon röfle gibi işlemlerde kullanılan hazır ürünlerdir. Direkt olarak kullanılırlar. %3lük, %6 lık ve % 9 luk olarak bulunmaktadırlar.

4-     Perhidrol; Hidrojen peroksidin %30 luk çözeltisidir. Boyama işlerinde belirli ölçülerde saf su ile karıştırılarak kullanılır. Açıkta kalması halinde bozulur.

PH ÖLÇEĞİ

Bir saç bakım ürününü asitlik ve alkalilik derecesi PH ölçeği üzerinde ölçülmektedir. Bu ölçek, PH1 ile PH14 arasında değişmektedir. PH7 nötr noktadır. 7 den küçük PH değerleri asit maddeleri, 7 den büyük PH değerleri alkali maddeleri göstermektedir.

PERMANANT

             Düz saçlara doğal dalgalar ve kıvırcık şekiller vermek için saçların bigudilere sarılması yöntemi ile yapılan işleme permanant denir.

Permanantta kullanılan iki çeşit ilaç vardır. Bu iki ilaç birbirini tamamlayan etkinliklere sahiptir.  Her biri tek başına kullanılamaz.

1-     İlaç permanant losyonu; Bigudilere sarılmış saçlara sürülen permanant losyonu, içinde bulunan aktif kimyasal hidrojen maddelerin etkisi ve baş derisinden çıkan vücut ısısının da yardımıyla saç bağlarını gevşeterek, saç lifini yumuşak duruma getirir.

2-     İlaç Notralizatör:  Birinci ilacın içerisindeki kimyasal hidrojen maddelerin  etkisi ile yumuşayıp gevşeyen saç bağlarını tekrar birleştirir ve sertleştirerek  saçın bigudi etrafında almış olduğu dalga şekillerin devamlılığını ( kalıcılığını) sağlar.

CİLT (DERİ) VE YAPISI

     Deri iki ana tabakadan oluşur.

1-     Üst deri ( Epidermis)

2-     Alt deri (Dermis, Kutis, Korium = Esas deri)

1-     Üst Deri; Beş hücre tabakasından oluşur. Ancak bu tabakalar kesin sınırlarla birbirinden ayrılamaz. Dış tabakadaki pulsu ölü hücreler saç ve tırnakları oluşturan keratin adı verilen sert bir proteinden oluşan düz, ölü hücrelerden oluşan dış tabaka sürekli olarak sürtünmeden dolayı dökülür. Daha alttaki canlı tabakada bulunan hücreler yeni hücreler üretirler. Üst derinin altında birkaç sinir ucu bulunur. Ancak kan damarı yoktur. Üst deri hücrelerinin yaşaması için gerekli besinler, alt deride bulunan kan damarlarındaki doku sıvısı tarafından taşınır. Üst derinin kalınlığı vücudun değişik bölgelerinde değişiklikler gösterir.Ayak tabanında ve avuç içlerinde kalın, yüzde özellikle göz kapaklarında ve göz çevresinde incedir.

Üst deri tabakaları en alt tabakadan başlayarak;

1- St. Bazale ( Temel Tabaka)   Yumuşak kübik hücrelerden oluşan tek bir tabakadır. Alt deri ile birleşimi oluşturur. Temel tabaka saç kökü etrafındaki duyu sinirlerine yağ ve ter bezlerine kadar uzanır. Alt derinin bir bölümü gibi görünür ancak üst deri dokularının alt deriye doğru uzanmasıyla oluşurlar. Bu tabakanın hücreleri bölünerek deri yüzeyindeki hasarı onarırlar.

2- St. Spinozum; ( Dikenli Tabaka) Temel tabakadan daha kalın bir hücre tabakasıdır. Hücrelerin bazılarında ufak çıkıntılar vardır. Dikenli hücre tabakası ve temel tabaka derinin canlı kısmını oluşturur.

3- St. Granulozum (Tanecikli Tabaka) Hücrelerde önemli değişikliklerin olduğu bir tabakadır. Burada hücre çekirdeği bozulur ve hücrenin ölmesine sebep olur. Ufak çıkıntılar daha az belirgindir. Hücre sertleşir ve düzleşir.

     4- St. Lucidum; ( Saydam tabaka)  Yüz derisinde ince bir tabakadır. Ancak ayak tabanında ve avuç içlerinde kalındır. Bu tabakadaki düz hücrelere tamamen keratin ile dolu çekirdeksiz hücrelerdir.

      5- St. Corneum; ( Boynuzumsu tabaka) Üst derinin yüzeyini oluşturur. Düz, ölü, keratin pullardan oluşur. Bu pullar zamanla deri yüzeyinden dökülür. Siyah derilerde daha kalın ve daha serttir. Boynuzumsu tabakada ve dökülen pullarda melanin pigmenti bulunur.

      2- Alt Deri; Alt deri üst deriyi destekler ve jöleye benzer bir temel maddenin içinde birbirine girmiş lif demetlerinden oluşan kalın bir ağ tabakası içerir. Alt deride iki tür lif vardır.

a) Kalojen (Katlı Lifler) Esnek olmayan lifler sayıca daha fazladır. Kalın bir ağ tabakası oluştururlar. Deri yüzeyine paraleldirler. Elastik olmayan liflerden oluşan, katlı ya da dalga şeklindeki bir proteindir.

      b) Elastik Lifler; Elastin adı verilen bir proteinden oluşurlar. Kalojen liflerin arasında ve onlara paraleldir. Bu lifler derinin gerilmesini ve daha sonra eski haline dönmesini sağlarlar.

Alt deri üç farklı hücre tipi içerir.

1-     Mast Hücreleri; Deri alerjiye neden olan maddelere tepki gösterdiğinde ya da deri hasar gördüğünde devreye giren histamin içerir. Histamin çevredeki kan damarlarının genişlemesine neden olur ve bölgedeki hücrelerin yenilenmesi için bölgeye daha fazla kan gelmesini sağlar.

2-     Fagoktik Hücreler; Alt deride hareket edebilen beyaz kan hücreleridir ve yabancı maddelere karşı bakterileri yok ederler.

3-     Fibroblastlar; Alt derinin canlı bölümündeki ve kalojen liflerin oluşumunda yer alırlar.

 

                                          DERİNİN FONKSİYONLARI

1-     Koruma Görevi; Deri vücudu kir, ufak yaralar, bakteriler ve kimyasal etkilere karşı koruyan su geçirmez bir tabaka oluşturur. İlk engel deri tarafından üretilen ve deri yüzeyinde hafif asitli bir zar oluşturan sebum (cilt yağı)  ve ter tabakasıdır. Bu tabaka “asit manta” diye adlandırılır.

2-     Vücut ısısın düzenlenmesi; Deri yüzeye yakın kan damarlarının genleşmesi ya da büzüşmesi ile terin soğumasının serinletici etkisi ve deri altı yağlarının izolasyon özelliği ile vücut ısısını sabit olarak 36.5 ‘C de korur.

3-     Duyu organı görevi; Deri ısı değişikliklerini, basıncı, acıyı yada sıcak-soğuğu hisseden bir duyu organıdır. Beyni çevredeki değişikliklerden haberdar eder.

4-     D Vitamini Üretimi; Ultraviyole ışınlarının üst deride bulunan birtakım maddelerin etkisi ile D vitamini üretir.

5-     Depolama Görevi; Deri yağ ve su depolar. Aynı zamanda gerekli olduğu durumlarda diğer organlara iletilmek üzere kan depolar.

6-     Dışarı atma görevi;  Ter ile salgılanan zararlı maddeleri dışarı atar.

                                          CİLT HASTALIKLARI

Leke; Cilt yüzeyinde görülen ancak hissedilmeyen küçük anormal renkli bölge,  Deri yüzeyinden daha açık ya da daha koyudur.

Papül; Sivilceli kabarcık daha sonra püstüle dönüşebilen deri üzerindeki küçük kabarık sert bölgedir.

Püstül; İçinde iltihap toplanan üst derideki kabarık bölgedir.

Vezikül; Deri yüzeyindeki ufak kabarcık. Kan plazmasına benzeyen açık renkli bir sıvı olan iltihap içerir, iz bırakmadan kaybolur.

Bül; 0,5 cm.lik bir su toplamasıdır. Veziküle benzer ancak daha büyüktür.

Nodül: (Kist) Ufak yuvarlak şişliktir. Deri yüzeyinin hem altında hem de üstünde yer alır.

Tümör; Nodülden daha büyük derideki şişliktir. Sert yada yumuşak doku içerir.

Morluk; Alt derideki kan damarlarının zarar görmesi nedeni ile kan tarafından derinin renginin değiştiği bölgedir.

Pullanma; Kolaylıkla ayrılan keratin parçalarıdır.

Nedbe (Yara izi) ; Bir yaranın iyileşmesi sırasında oluşan bağ doku.

Sızıntı; Deride çatlak olan bir bölgeden sürekli su gelmesi.

Ödem; Sıvı toplanmasına bağlı olarak dokuların şişmesidir.

BAKTERİLERİN NEDEN OLDUĞU İLT HASTALIKLARI

1-     Çıbanlar,

2-     Kan çıbanları,

3-     İmpetigo,

4-     Konjonktivit, (pembe göz)

VİRÜSLERİN NEDEN OLDUĞU CİLT HASTALIKLARI

1-     Siğiller,

2-     Uçuk (Herpes Simplex,)

3-     Zona (Herpes Zoster)

4-     Mantar,

5-     Ringworm (Halka şeklinde mantar)

YAĞ BEZLERİNİN NEDEN OLDUĞU CİLT HASTALIKLARI

1-     Asteatosis (Yağ bezlerinin az çalışması)

2-     Sebore (Yağ bezlerinin normalden fazla çalışması ile yağ salgılanması)

3-     Komedon (Siyah nokta)

4-     Akne Vulgaris ( Sivilce)

5-     Steatom (Yağlı Kist)

6-     Milia (Beyaz yağ bezleri)

 

TER BEZLERİNİN NEDEN OLDUĞU CİLT HASTALIKLARI

1-     Hiperidrosis  ( Aşırı terleme)

2-     İsilik,

PİGMENTASYON HASTALIKLARI

1-     Çiller,

2-     Lentigo, (Kahverengi lekeler)

3-     Vitiligo,

4-     Albinizm,

5-     Porto Şarabı Lekesi,

6-     Kılcal Damar Çatlaması (Kuperoz)

7-     Benler,

TIRNAKLAR

Tırnaklar parmak uçlarını koruyan, sert keratin tabakasından oluşan deri ekleridir. Parmakları korur, ufak cisimlerin tutulmasını kolaylaştırırlar. Epidermisin St. Corneum tabakasından uzarlar.

TIRNAK PLAĞI

Tırnağın asıl bölümüne tırnak plağı denir. Tırnak plağının yaklaşık beşte biri olan tırnak kökü, tırnak dibinde, tırnak katının altında bulunur. Tırnağın serbest ucu, parmak uçları, deriden ayrılarak ileri doğru uzayan, beyaz ya da sarımsı sert bir çıkıntıdır. Tırnak ya da tırnak tablası üst derinin keratinleşmesi ile oluşur. Diğer tür keratinlerden ayırt etmek için tırnak keratinine “anychin” adı verilir. Sağlıklı bir insan tırnağı kenardan diğer kenara enine olarak ve tırnak dibinden, tırnak ucuna doğru uzunlamasına olmak üzere iki yöne kavislidir.

Tırnak plağının içerdiği su, tırnak plağının bükülebilir veya kolay kırılabilir olmasını sağlar. Bükülebilir esnek bir tırnak tabakasındaki normal su oranı yaklaşık %12dir. Suyun daha düşük yüzdelerde olduğu durumlarda tırnak kolay kırılır, çatlar, pul pul kalkar. Tırnak plağında kan damarları ve sinirler bulunmaz.

TIRNAK KÖKÜ

Tırnak, tırnak katının tabanını oluşturan bazal (temel) tabakadan büyür. İleri doğru biraz uzar ve tırnak yatağının üstünden bakınca görülebilen beyaz bir bölgedir. Tırnak dibindeki bu bölgeye lunula ya da yarım ay adı verilir. Yatak bazal tabaka hücrelerinden ve epidermisin spinozum tabakası (dikenli tabaka) hücrelerinden oluşur. Hiçbir bölgesinde granulosum ( tanecikli)  tabakası bulunmaz. Birkaç melanosit vardır. Ancak bunların etkisi fark edilmez.

TIRNAK YATAĞI

Tırnak plağının hemen altındaki bölge tırnak yatağıdır. Tırnak plağı ve tırnak tabanı, birbirine sıkı bir şekilde yapışık durumdadır. Tırnak plağı, serbest bir çıkıntı oluşturarak parmak ucundan ayrılır. Bu bölgeye tırnak altı denir. Tırnak tabanı üst derinin canlı tabakaları ve bunların altındaki alt deriden oluşur.

ÖLÜ DERİ  ( Kütikül)

    Üst derinin boynuzumsu (Corneum) tabakasının  tırnak katından tırnak plağı üzerine uzantısıdır. Ölü derinin fonksiyonu su geçirmez bir bölge oluşturarak bakteri veya diğer mikro organizmaların tırnak katından içeri girmesini engellemektir. Tırnak kenarlarını saran üst deri (epidermis) ölü derinin arkasında bulunur, üst deri Corneum tabakasının tırnak plağı üzerine uzantısıdır.

TIRNAK BOZOKLUKLARI VE HASTALIKLARI 

1-     Tırnak plağı bozuklukları,

2-     Kolay kırılabilir tırnaklar,

3-     Bombeli tırnaklar,

4-     Oluk ve kabarık çizgiler,

5-     Şeytan tırnağı,

6-      Tırnakların aşırı büyümesi ve erimesi,

7-      Tırnağın ete batması,

8-      Kaşık şeklinde tırnaklar,  

9-     Tırnakların ayrılması,

10-Tırnak düşmesi,

11-Tırnak plağında çukurlar oluşması,

12- Tırnak kırılması,

13- Tırnaklarda renk kaybı,

14   Mavi tırnaklar

15  Siyah ve kahverengi lekeler,

16  Siyah çizgiler,

17  Beyaz lekeler

 

TIRNAK BÖLGESİNE KİŞİLERİN VERDİĞİ ZARARLAR

1-     Tırnak yeme,

2-     Tırnak kenarındaki ölü derinin koparılması,

3-     Tırnak veya ölü derinin tahribatı.

TIRNAK ENFEKSİYONLARI

1-     Tırnak yatağının iltihaplanması,

2-     Dolama,

3-     Tırnakların mantarlı enfeksiyonu,

4-     Deri iltihabı

MASAJ

         Tanımlar:

1-     Terapik amaçlar için yumuşak dokuların maniple edilmesi,

2-     İyileştirmek için vücut yüzeyine yapılan el hareketleri,

3-     El veya bir alet yardımıyla vücudun yüzeysel bölgelerine yapılan sıvazlama, yoğurma ve sürtme hareketleridir.

4-     Hünerli el hareketlerinin sistematik olarak vücuda uygulanmasıdır.

MASAJ ODASI

      Masaj odalarının yerinin seçilmesinde ve odanın yerleştirilmemsinde aranacak iki önemli faktör gürültü ve ışık durumudur. Işık masaj yaptıran kişinin gözüne direkt olarak gelmeyecek şekilde ayarlanmalıdır. Oda ısısı ne masaj yaptıran kişinin üşüyeceği kadar soğuk nede masaj yapanın çalışmasını zorlaştıracak kadar sıcak olmamalıdır. Masaj odaları sık sık havalandırılmalıdır.

MASAJ MASASI

     Masaj masası ne fazla sert, ne de fazla yumuşak, masaj yapılan kişinin rahatça yatabileceği ve masörüne fazla güç harcamadan, yorulmadan çalışabileceği şekilde tasarlanmış olmalıdır. Yükseklik masörün boyuna göre değişmesi gerekirse de standart ölçüsü; 70-80 cm.dir. Masa alanı için en uygun ölçü; 90×190 cm. dir.

MASAJ SÜRESİ

Tam masajların süresi, 30-40 dk. bölgesel masajlar 15-20 dk. dır. Bu süre hiç şüphesiz mankenin fiziğine ve masajın uygulandığı bölgeye bağlıdır. Masajın sıklığı dokularda patolojik bulgulara ve masaj yapılan kişinin genel yapısına bağlıdır. Ağrı ile birlikte olan kas sertliklerinde, sıvı toplanmalarında, sonuç alınıncaya kadar masaj yapılmalıdır.

MASAJ HAREKETLERİNİN SERTLİĞİ

Masaj yapılan herkesin doku bulguları ve acıya dayanıklığı değişik olduğu için bu konuda bir kural vermek imkansızdır. Ancak genel bir ifade ile masaj, gereği kadar yumuşak, yeteri kadar da sert olmalıdır. Denilebilir. Masaja yavaş yavaş başlanır, giderek daha da sertleştirilir. Ve en sonunda yavaşlatılarak bitirilir.

MASAJ MANİPÜLASYONLARI (HAREKETLERİ)  Öfleraj  (Sıvazlama Hareketi) Kasları ısıtmak masaja hazırlamak amacıyla yapılır. Masör veya masöj  ile masaj yapılan kişinin birbirine alışması ve masajda kullanılan yağın ve masaj ürünlerinin cilde yedirilmesi amacıyla yapılır.

1-     Friksiyon (Sürtme Hareketleri) Isınmanın artmasını sağlamak için kullanılır.

2-     Petrisaj (Yoğurma Hareketleri) Kasta  biriken toksik maddelerin atılımını sağlamak için yapılır.

3-     Presyon (Baskı hareketleri) Baskı uygulayarak mankeni rahatlatmak için yapılır.

4-     Perküsyon  (Vurma Hareketleri) Şok etkisi ile kası canlandırmak ve uyarmak için yapılır.

5-     Vibrasyon (Titretme Hareketleri) Dinlendirme etkisi amacı ile yapılır.

MASAJIN KULLANMA AMAÇLARI

1-     Pasif ısı sağlamak için kullanılır,

2-     Ruhsal gerginliği gidermede katkı sağlamak için,

3-     Sinirleri uyararak  aktifliği sağlamak için,

4-     Kas gerginlikleri ve krampları gidermek için ,

5-     Sportif aktiviteler sonrası dinlendirmek için,

6-     Kullanılan ürünleri deri altına daha hızlı geçmesi için,

7-     Yorgunluğu gidermek için,

8-     Felçli hastalarda,

9-     Uykusuzluklarda,

10- Uzun süre yatak istirahatı yapanlarda,

11-Kırıkların alçıdan çıkarılmasından sonra,

12-Yanık izlerinde,

13-Yara izlerinde.

BİLİMSEL OLARAK MASAJIN KULLANIM ALANLARI

1-     Kalp yetmezliğinde, Bazı tip ödemlerde,

2-     Bel fıtığında,

3-     Bazı kaynamayan kırıkların tedavisinde,

4-     Ortopedik sorunların sonrasında.

MASAJIN KULLANILMADIĞI DURUMLAR

1-     Kemik kırık ve çıkıkları,

2-     Kas lifi zorlanmaları ve kopmaları,

3-     Çeşitli deri yırtıklarında,

4-     Sivilceli yüzlerde,

5-      Enfeksiyonlu hastalıklarda,

6-     Alerjik hastalıklarda,

7-     Kas hastalıklarında, Damar hastalıklarında,

8-     Damar tıkanıklığı olan durumlarda,

9-     Tüm ateşli hastalıklarda,

10-Kilo kaybettiren tüm hastalıklarda,

11-Teşhis edilememiş tüm hastalıklarda,  masaj uygulanmaz.

MASAJIN FİZYOLOJİK ETKİLERİ

1-     Kaslar üzerinde etkileri,

2-     Dolaşım ve lenf sistemi üzerine etkileri,

3-     Deri üzerine etkileri,

4-     Sinirler üzerine etkileri.

RENK BİLGİSİ

Renk: Işığın cisme çarptıktan sonra duyularımızda bıraktığı etkiye denir. Doğada bulunan tüm renkler, ana renklerden meydana gelir.

Ana renkler; Sarı, kırmızı mavi,

Ara renkler;  Yeşil, mor, turuncu,

Soğuk renkler; Yeşil, mavi ,mor,

Sıcak renkler;  Sarı, kırmızı, turuncu,

Zıt renkler; Sarı-Mor, Yeşil-Kırmızı, Mavi Turuncu,

RENKLERDE UYUM

1-     Ton uyumu; Ton, bir rengin ışık etkisi ile koyudan açığa doğru gösterdiği değerdir. Herhangi bir rengin tonlarıyla yapılan uyuşma veya ahengidir, diye de açıklanabilir.

2-     Yakın Renklerin Uyumu; İki ya da üç rengin yan yana meydana gelmesi ile oluşan uyumdur. Örnek; Mavi ve Sarı karışımından oluşan yeşil, yan yana değişik üç renk ile kurulan uyumu tanımlar.

3-     Zıt Renk Uyumu; Sıcak yada soğuk renklerle kurulan armonidir.

4-     Ton- Sür ton ;  Renklere siyah katarak koyultma, beyaz katarak açma işlemidir.

RENKLERİN PSİKOLOJİK ETKİLERİ

     Kırmızı: Titreşimi en kuvvetli, en dinamik renktir. Hareketlendirme özelliği vardır. Kırmızı; güneş, ateş, alev gibi  ısı veren olayları hatırlattığı gibi, hareketlendirici kimliğinden dolayı birçok ülke bu rengi bayrağında kullanmıştır. Enerji veren, heyecanlandıran bir renktir.

     Yeşil: Dinlendirici renklerin başında gelir. Acı, sert bir yeşil olamamak şartıyla perde perde sıcağa veya soğuğa giden yeşiller seyredenin içine ferahlık, açıklık verir. Yeşilde dinsel, mistik, bir anlam vardır. Bolluk duygusu verir. Dengeleyici bir renktir. Arzu ve istekleri simgeler.

      Mavi: Huzur mutluluk verir, rahatlamayı sağlar. Sonsuzluğun simgesidir,yaratıcılığı arttırır.

  Turuncu: Sıcak renkler sınıfında olup, kırmızı kadar dinamik değildir. Titreşimi zayıftır. Rahatlığı, parlaklığı hatırlatır. Kırmızı kadar olmasa da ateşi, güneşi, ışığı ve ısıyı çağrıştırır. İştah açıcı özelliği vardır.

  Mor: Moral veren, insanın kendine olan güvenini arttıran  bir renktir. Sinir sisteminin tedavisinde kullanılır.

  Siyah: Matemin, hüznün ve belirsizliğin simgesi olarak kullanılsa da daha çok gücün ve gizemliliğin simgesidir.

  Beyaz: Saflığın temizlin ve bozulmamışlığın, yeniden başlamanın simgesi olan bir renktir.

  Sarı: Sevinç uyandıran tonların başında gelen bu renk, limon sarısı gibi hafifçe yeşile kayınca rahatlatıcı ve ferahlatıcıdır. Egemen olma duygusunu da çağrıştırır.

ELEKTRİK

 Elektrik Akımı: Bir iletken boyunca hareket eden elektronlar (negatif yüklü tanecikler)   zincirine elektrik akımı denir.

  Elektron Kordonu:  Elektrik kordonu üzeri plastik, ipek gibi maddelerden oluşan metal tellerden oluşur.

  İletken: Elektrik akımını geçiren maddelere denir. Örnek: İnsan vücudu, karbon, ve diğer metaller.

                    Yalıtkan: Elektrik akımını geçirmeyen maddelere denir. Örnek: Lastik, tahta, cam, vb.

  Devre:   Elektriğin ilk kaynağından çıkıp bir iletken boyunca geçtikten sonra tekrar kaynağına dönmesi esnasında takip ettiği yola devre denir.

  Sigorta: Elektrik tablolarının aşırı ısınmasını önlemekte kullanılan emniyet aygıtlarıdır.

  Volt: Elektrik basınç birimine denir. (İki faz arasındaki gerilim farkı)

   Amper: Elektriğin kuvveti, Güç birimine denir.

   Jack: Bir elektrik kordonunun emniyetli takıldığı yere denir.

   Direk (Doğru) akım: Sürekli ve tek yöne akan akıma denir.

   Dalgalı(alternatif) akım: İleriye doğru akarken sağa – sola ve griye salınım yaparak ilerleyen dolayısıyla kesik kesik olan akıma denir.

   Galvanik akım: Voltajı düşürülerek, güvenli hale getirilmiş akımdır.

                                      STERİLİZASYON

Sterilizasyon: Bir nesneyi faydalı veya zararlı tüm bakterilerden arındırarak mikropsuz hale getirmektir.

                       Sterilizasyon ile ilgili tanımlar:

Antiseptik: Bakteriyi öldüren veya gelişmesini durduran kimyasal maddelerdir.

Asepsis:  Mikroplardan arınmış olmak,

Bakterisid: Bakterileri yok etme gücüne sahip olan kimyasal madde,

Dezenfektan: Bakterileri yok etme gücüne sahip kimyasal madde,

Dezenfekte Etmek: Nesnenin üzerindeki bakterileri yok etmek,

Jermisid: Mikropları öldürme gücüne sahip kimyasal madde,

Sanitize Etmek:  Malzemeleri sağlığı koruyucu şekilde temizlemek,

Sterilize:  Tüm mikroplardan arınmış olmak,

Sterilize Etmek: Her türlü (yararlı  ve zararlı)  bakterilerden arındırmak,      

 

    STERİLİZASYON YÖNTEMLERİ

1-   Fiziksel yöntemler,

a)Buhar ısısı

1- 100 ‘C ısıda 20 dk. kaynayan su,

2 Buhar, buhar basınçlı Sterilizasyon aleti ile,

b) Kuru ısı; Havlu, sargı bezi, pamuk, vb. malzemeleri sterilize etmek için

kullanılır,

c) Ultra Viyole ışınlar; Güzellik salonlarında sterilizasyondan geçmiş malzemeleri temiz tutmak için elektrikli Sterilizasyon aletinin içinde kullanılırlar.

2- Kimyasal Yöntemler;

a) Antiseptik ve dezenfektanlar,

b) Buhar, kabin şeklindeki Sterilizasyon aleti,

DEZENFEKTANLAR

Günlük yaşamda çok önemli yer tutan dezenfektanlar kozmetik ürün elde etme alanlarında, temizlik ve hijyenin sağlanmasında kullanılan ürünlerdir. Dezenfektanlar bir ortamda bulunan mikroorganizmaların bir kısmını ya da tamamını öldüren kimyasal maddelerdir.

Mikroorganizmalar: Mikroskop altıda görülen canlılardır.

Genel olarak;

1-     Bakteriler,

2-     Küf ve mayalar,

3-     Virüsler,

4-     Algealar,

5-     Protozoalar, olmak üzere beş sınıfta toplanırlar.

Mikro organizmalar  kozmetik sektöründe:

1-     Ürünlerin bozulmasına,

2-     Gözle görülür değişikliğe uğramalarına,

3-     Tüketicinin sağlığını olumsuz yönde etkilemeye,

4-      Egzama, Alerjik reaksiyon vb. ye neden olurlar.

Bozulma ve çeşitli hastalıklara neden olan bu organizmaların üreyebilmesi için;     

1-     Gıdaya,

2-      Suya,

3-     Ortamın sıcaklığına,

4-     Oksijene,

5-     Ortamın PH ına, ihtiyaçları vardır.

Mikro organizmaların ortamdan yok edilmeleri için;

1-   Okside edici maddelerin kullanılması,

6-     Yüzey aktif dezenfektanların kullanılması,

7-     Alkol kullanılması, ile mümkündür.

İyi bir dezenfektandan beklenenler şunlardır.;

1-     Hazırlanması kolay olmalıdır,

2-     Etkisini çabuk göstermelidir,

3-     Kokusuz olmalıdır,

4-     Aşındırıcı olmamalıdır,

5-      Ekonomik olmalıdır,

6-      Cildi tahriş etmemelidir.

HİJYEN

Temizlik ve sağlık kurallarını bir arada bulunmasına hijyen denir. Hijyen kişisel ve toplasal önemi olan bir kavramdır. Kişisel Hijyen birey tarafından kendi sağlığını korumak için sağlıklı yaşam kurallarını uygulayarak yaptığı akılcı bakımla ilgilidir.

Kişisel olarak sağlıklı yaşamanın kuralları şunlardır;

1-     Temizlik,

2-     Ağız hijyeni,

3-     Doğru duruş,

4-     Yetersiz egzersiz,

5-     Yeterli uyku,

6-      Dengeli  beslenme,

7-      Sağlıklı düşünceler vb. dir.

Toplumsal hijyen ya da sanitasyon, toplum sağlığını geliştirmek için Devlet tarafından alınan önlemler anlamındadır.

Devlet şu şartları temin ederek vatandaşlarının sağlıklarını, güvenliklerini ve çıkarlarını koruma sorumluluğu taşır.

1-     Temiz hava,

2-     Temiz gıda,

3-     Temiz su,

4-     Yeterli kanalizasyon,

5-     Hastalıkların kontrolü,

6-     Yeterli tıbbi hizmetler.

Anahtar Kelime:

Bir Yorum Yazın