İnsan sağlığı ve İş Güvenliği

  • Yazının Tarihi: 20 Aralık 2010
  • Bu Yazıyı Sosyal Medyada Paylaş:
  • Googleda Paylaş
  • Twitterda Paylaş
  • Facebookta Paylaş

               

İŞ GÜVENLİĞİNİN TANIMI:

Atölye ve işyerlerinde, işin yapıyışı sırasında, çeşitli sebeplerden kaynaklanan, sağlığa zarar verebilecek şartlardan korunmak amacı ile yapılan sistemli, planlı ve ilmi çalışmalara İŞ GÜVENLİĞİ denir.

İŞ GÜVENLİĞİNİN AMACI:

1-Çalışanları korumak: Çalışanları korumak, iş güvenliği çalışmalarının ana amacıdır. Çalışanları işyerinin olumsuz etkilerinden korumak,rahat ve güvenli bir ortamda çalışmalarını sağlamak, başka bir ifade ile çalışanları iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı koruyarak ruh ve beden bütünlüğünün sağlanması amaçlanmaktadır.

2-Üretim güvenliği sağlamak: Üretimin aksamadan devam ettirilebilmesini sağlamaktır. Üretim güvenliğinin sağlanması, beraberinde iş veriminin artması sonucunu doğuracağından özellikle ekonomik açıdan önemlidir.

3-İşletme güvenliği sağlamak: İşyerinin ve işyerinde bulunan her türlü makine ve teçhizatın güvenliğinin sağlanmasıdır. İşyerinde alınacak tedbirlerle, iş kazalarından veya güvensiz ve sağlıksız çalışma ortamından dolayı doğabilecek makine arızaları ve devre dışı kalmaları, patlama olayları, yangın gibi işletmeyi tehlikeye düşürebilecek durumlar ortadan kaldırılacağından işletme güvenliği sağlanmış olur.

Yani; çalışanların (can) güvenliği, makine ve araçların güvenliği, işyerinin güvenliği, işyerinin güvenliği, çevrenin güvenliği, üretilen mal veya hizmetin güvenliği akla gelmektedir.

KAZA :

Belli bir zarar ve arızalanmaya sebep olan, beklenmeyen, umulmayan ve planlanmamış olaylara KAZA denir.

İŞ KAZASI :

Aşağıdaki durumlardan herhangi birinde meydana gelen ve çalışanı, hemen veya sonradan bedence ve ruhça arızaya uğratan olaylara İŞ KAZASI denir.

a)Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,

b)İşveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla,

c)Çalışanın, işveren tarafından görev ile başka yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,

d)Emzikli kadın çalışanın çocuğuna süt vermek için ayırdığı zamanlarda,

e)Çalışanların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında.

                Diğer işkazası tanımları şöyledir:

                1-Güvensiz davranış ve şartlardan doğan, bir fonksiyon ya da faaliyeti kesintiye uğratan(aksatan) önceden planlanmamış olaydır.

                2-Toplumla ilgili bir düzenleme içinde;

                               a)Önceden planmayan, bilinmeyen veya kontrol dışına çıkan,

                               b)Çevresine zarar verebilecek nitelikte bulunan olaya “kaza” denir.

                3-İnsanların isteği dışında, ani bir kuvvet sonucu, fiziki veya zihni hasara neden olan olaydır.(Dünya Sağlık Teşkilatının kaza tanımı)

                Yukarıdaki üç tanımdaki ortak noktalar tespit edildiğinde bir olayın iş kazası sayılabilmesi için;

                a)Planlanmamış olması,

                b)Ani bir kuvvet sonucu meydana gelmesi ve kontrol dışına çıkması,

                c)Zarar verebilecek özelliğe sahip olmasıdır.

                KAZA ÇEŞİTLERİ :

                Kazalar meydana geliş yerlerine göre isim alırlar. İş kazaları, trafik kazaları, deniz kazaları, ev kazaları, spor kazaları, tarım kazaları, av kazaları  … vb. gibi.

                Esasında kazaları, meydana geldikleri yerlere göre değil, kayıp gün sayısına (yaralanmanın ağırlığına) göre değerlendirmek gerekir. (Yaralanmasız kaza olayları, geçici iş göremezlik, sürekli iş göremezlik … gibi.)

               

 

YARALANMANIN TANIMI:

                İş kazaları sonucunda insan vücudunun parçalanması olayına “YARALANMA” denir.

                Yaralanmanın tedavisi sonucu hiçbir iz bulunmuyorsa “geçici yaralanma” , iz bulunuyorsa “kalıcı yaralanma” denir.

                Yaralanmanın en şiddetlisi, kaza sonunda çalışanın hayatını kaybetmesidir.

               

İŞ KAZALARININ OLUŞ SEBEPLERİ :

Bir iş kazasının meydana gelmesinde sosyolojik, psikolojik, fizyolojik, teknik sebepler söz konusudur. Çalışan kişi, çalıştığı işyeri ortamı ve çevresi, kullandığı malzeme, makine ve teçhizatla kakın ilişki içindedir. Bu etkileşim içinde iş kazasının meydana gelmesinde birçok faktör rol oynar. Bu faktörleri şu şekilde sınıflandırabiliriz:

1-Malzeme (Kullanılan madde) :

                a)Malzemenin kimyasal, fiziksel, atomistik özellikleri,

                b)Kullanılan madde yapılarına uygun üretim sisteminin seçilmemiş olması

2-Makine ve teçhizat :

                a)Malzeme yorgunluğu,

                b)Yeterli koruyucu tedbirlerin alınmaması,

                c)İşe uygun makine kullanılmaması veya makinelerin yanlış kullanılması.

3-Çevre :

                a)Sıcaklık, nem, aydınlanma, gürültü gibi fiziksel etkiler,

                b)Mekanik etkiler,

                c)Sağlık şartları.

4-İnsan :

                a)Eğitim ve bilgi eksikliği,

                b)Dalgınlık, dikkatsizlik,

                c)İlgisizlik, düzensizlik,

                d)Bedenin iş uyumsuzluğu,

                e)Meleke noksanlığı,

                f)Aile düzeni

                g)Beslenme yetersizliği, gibi.

Bu faktörler incelendiğinde iş kazalarının sebebinin, kazadan hemen önceki durum veya harekete bağlı olduğu görülür. Bu sebeple genel anlamda, iş kazalarının sebebi; emniyetsiz durumlar veya emniyetsiz hareketlerdir.

Emniyetsiz durumlar; çevre, makine ve malzemeden kaynaklanır. Koruyucusuz veya koruyucusu yeterli olmayan makineler, kusurlu veya noksan teçhizat, kaygan-zayıf veya arızalı yer döşeme yüzeyleri, işyerinin düzensizliği, yetersiz aydınlatma, gürültü, malzeme yapısına uygun olmayan istifleme ve depolama gibi hususlar emniyetsiz durumlardır.

Emniyetsiz hareketler; çalışanların hal ve davranışlarından kaynaklanır. Çalışanların eğitim düzeyleri ve psikolojik durumları emniyetsiz hareketlerin yapılmasında önemli bir rol oynar. Koruyucuları kullanılmaz hale getirme, emniyetsiz malzeme kullanma, emniyetsiz yükleme,yerleştirme ve karıştırma, çalışan makine ve teçhizat üzerinde bakım ve onarım yapma, dikkati dağıtma, gereksiz şakalaşmalar, koruyucu malzeme kullanmama gibi davranışlar emniyetsiz hareketlerdir.

Bunlardan başka işyerinde çalışma sistemlerinden kaynaklanan ve çalışanları olumsuz yönde etkileyerek kazaların artmasına yol açan diğer bazı hususları da şöyle sıralamak mümkündür.

1-Fazla mesai çalışması,

2-Çok fazla iş yoğunluğu,

3-Mantıksız iş rejimi,

4-Fazla ve sürekli güç harcama,

Sürekli gece vardiyası,

Kişinin fiziksel ve ruhsal yapısına uymayan iş.

İŞ KAZALARINI ÖNLEME TEKNİKLERİ :

İşyerinde iş kazalarının önlenmesi için yapılacak çalışmalar, aynı zamanda iş güvenliğinin ilkelerini meydana getirir. İş kazalarının önlenebilmesi veya azaltılabilmesi için işyerindeki emniyetsiz durumları ve emniyetsiz hareketleri ortadan kaldırmak veya en aza indirmek için, ayrıca çalışma şartlarını sık sık gözden geçirmek ve aksayan konularda tedbirler almak gerekir.

İş kazalarını önleme tekniklerinin başlıcaları şunlardır:

1-Emniyetsiz Durumları Ortadan Kaldırma : İş kazalarının önlenmesinde en etkili yoldur. Çünkü güvenli durumları sağlamak için yapılacak çalışmalar hem daha kolaydır, hem de sonuçları süreklilik gösterdiğinden daha etkilidir. Emniyetsiz durumları ortadan kaldırma çalışmaları iki safhada yapılır. Öncelikle bir işyerinde emniyetsiz durumların ve kaza kaynaklarının tespit edilmesi gerekir. Daha sonra bu durumların giderilmesine yönelik önlemler planlanır ve gerçekleştirilir. Alınan önlemlerin kesin çözüm getirmesine ve süreklilik arz etmesine dikkat edilmelidir. Çünkü bu konuda yeterli özen gösterilmediği taktirde bir süre sonra aynı problemler gündeme gelebilecektir.

2-Emniyetsiz Davranışları Önlemek : Emniyetsiz davranışlar insan faktöründen kaynaklanır. Çalışanların kültür düzeyleri, alışkanlıkları, aldıkları eğitim, psikolojik ve sosyo-ekonomik durumları bu konuda etkili olmaktadır. Bu sebeple emniyetsiz davranışları önlemek çok zordur. Ancak kademeli olarak uygulanacak eğitimlerle azaltılabilir. Verilecek eğitimlerin sadece işçiye değil, çırak, kalfa, usta, ustabaşı, teknisyen, mühendis, işveren yani bütün çalışanlara uygulanması gerekir. Bu eğitim çalışmalarında kitle iletişim araçlarından (gazete, televizyon, radyo vb. gibi), broşür, fotoğraf, film, slayt, kitap, afiş gibi malzemelerden yararlanılmalıdır.

3-Çalışmada İyi Yöntemlerin Uygulanması : Kazaların olmaması veya azaltılması için işin çalışana, çalışanın da işe uygun olması önemli bir etkendir. Bu konuda ergonomi biliminden yararlanılır. Ergonomi; insan, çevre ve makine ilişkisini düzenleyen ve bu konuda çalışmalar yapan bir bilimdir. Aynı zamanda verimlilik hesaplamasında da önem kazanır. Çalışanın çalışma kapasitesi ve antropolojik özellikleri tespit edilerek, yaptığı iş ve çalıştığı makine dizaynlarında göz önüne alınır.

Makinelerin çok yüksek veya çok alçak olması, üzerindeki kumanda panellerinin kolay erişilebilir yerlerde olmaması, sinyalizasyonların rahatça görülememesi, hatta çalışanın oturduğu sandalyenin vücut yapısına uygun olmaması gibi faktörler iş kazalarının artmasında rol oynamaktadır.

4-Otomasyona Gitme : İş güvenliği açısından otomasyon iyi bir yöntemdir. Çalışanlar uzaktan kumanda ile makineleri çalıştırmakta, çalışanın müdahalesi olmadan makineler işleri yürütmektedir. Basit ama tehlikeli işlerin bir kısmı bu konuda geliştirilmiş robotlar tarafından yapılmaktadır. Otomatik çalışma sistemlerinde işlerin tamamen kapalı bir ortamda yapılması ve işçinin sadece izleyici olarak bulunması, ancak bir aksaklık olduğunda müdahale etmesi iş kazalarının önüne geçilmesini sağlamaktadır.

5-Kişisel Koruyucular Kullanma : İş kazalarını önlemek için başvurulacak en son çaredir. Çünkü kişisel koruyucuları kullanmak zordur ve bazı durumlarda kaza olasılığını artırır.

Bu sebeple kişisel koruyuculara, ancak makine, teçhizat ve malzemede yeterli güvenlik önlemlerinin alınmasının mümkün olmadığı durumlarda başvurulmalıdır.

Kişisel koruyucuların seçiminde ve kullanımında dikkatli davranılmalı ve seçilen kişisel korunma araçlarında şu özellikler aranmalıdır :

1-Çalışanın vücut yapısına uygun olması,

2-Gerek kendisi, gerekse yapıldığı malzemenin tehlike yaratmaması,

3-İşe ve amaca uygun olması,

4-Hijyenik şartlara uygun olması,

5-Çalışmayı ve işçinin hareketlerini engellememesi,

6-Kolay temizlenebilir malzemeden yapılmış olması.

Kişisel koruyucuların kullanımında verim alınabilmesi için çalışanların bu araçları kullanmanın yararları konusunda bilgilenmeli, nasıl kullanılacakları konusunda eğitilmeli ve sürekli olarak kullanmaları sağlanmalıdır.

İŞ KAZALARININ ÖNLENMESİNDE EĞİTİMİN ÖNEMİ VE GEREĞİ :

İşyerlerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin uygulanmasında eğitim önemli bir rol oynamaktadır. Meslek hastalıkları ve iş kazalarının meydana gelmemesi; kişileri yaptıkları iş ve tehlikeleri konusunda bilgilendirerek kısmen de olsa önlenebilir. Öncelikle işe yeni alınan her işçiye işiyle ilgili bilgiler verilmeli, işçi bir süre usta nezaretinde çalıştırılarak işe alıştırılmalıdır. Çalıştığı makine ve kullandığı malzemelerin özellikleri, yaratabileceği tehlikeler öğretilmeli ve bu tehlikelerden korunma yöntemleri anlatılmalıdır. Unutulmamalıdır ki iş kazalarının sebeplerinden biri de bilgi eksikliğidir.

İŞ KAZALARINDA İLK YARDIM :

Hasta ya da yaralı kişiye, hastalanması veya yaralanmasından hemen sonra doktor gelinceye kadar hayatını kurtarmak için yerinde ve zamanında yapılan yardıma İLKYARDIM denir.

İlkyardım uygulamalarında kesinlikle ilaç kullanılmaz.

Kaza veya ani hastalıklarda, hasta veya yaralının doktora veya hastaneye sağ olarak götürülebilmesi, bilinçli bir ilkyardımın anında yapılmış olmasına bağlıdır.

İlkyardımın Hedefi ve Sahası:

1-Teşhis: Ani hastalığın veya yaralanmanın nasıl meydana geldiğini anlamaktan ibarettir. Şuur açıksa olayın nasıl meydana geldiğini veya ne olduğunu bizzat kazazededen öğrenebiliriz. Daha önce bir hastalığı olup olmadığı sorulur. Şuur yerinde değilse çevrenin durumu yardımcı olabilir.

2-Tedavi: Eğer kazayı doğuran sebep hala devam ediyorsa hemen yok edilmeye çalışılır. Kazazedenin ölü mü hayatta mı olduğuna dair en ufak bir şüphe varsa tedaviye tıbbi bakım sağlanıncaya kadar devam edilir.

3-Taşıma: Kazazedenin en çabuk şekilde doktor bakımına verilmesi hayatının kurtarılması bakımından çok önemlidir. Bu taşıma işinin o anki mevcut şartların gerektirdiği en uygun şekilde yapılması gerekir.

İlkyardımın altın anahtarları:

1-İlk olarak yapılması gereken iş süratle, sükunetle, gürültüsüz ve telaşsız olmaktır.

2-Eğer solunum durmuşsa, sunni teneffüs yapılmalıdır. Her saniye değerlidir.

3-Kanama varsa durdurulmalıdır.

4-Şok söz konusu ise kazazede mümkün olduğu kadar az hareket ettirilmeli ve bunu itina ile tedaviye çalışılmadır.

5-Kazazede ile etrafındakileri sakinleştirilmeli ve heyecanlarını yatıştırılmalıdır.

6-Temiz hava esas olduğundan kalabalığa engel olunmalıdır.

7-Hasta gereğinden fazla soyulmamalıdır.

8-Kazazedeyi mümkün olan hızla doktora veya hastaneye ulaştırılmalıdır.

9-Çok şey elde etmeye çalışılmamalı, hayatı kurtarmak için gerekli olan şeylerin asgarisi yapılmalı, olayın kötüleşmesi önlenmeye çalışılmalıdır.

Kazalarda ölümlerin yüzde ellisi ilk on dakikada meydana gelmektedir. Eğer anında edebilirsek ölümlü sonuçlanan kazalarda ölümlerin yüzde kırkyedisini önleyebiliriz.

İLK YARDIM NEDİR?

Herhangi bir kaza yada yaşamı tehlikeye düşüren durumda,sağlık görevlilerinin yardımı sağlanıncaya kadar,hayatın kurtarılması ya da durumun daha kötüye gitmesini önlemek amacıyla,ilaçsız olarak yapılan uygulamalara ilkyardım denir.
İLK YARDIM UYGULAMASINDA KESİNLİKLE İLAÇ KULLANILMAZ.

İLK YARDIMDA AMAÇ NEDİR?

1.Yaşamı koruma ve sürdürülmesini sağlama
2.Durumun kötüleşmesini engelleme
3.İyileşmesini kolaylaştırma

İLKYARDIMCININ ÖZELLİKLERİ VE SORUMLULUKLARI NEDİR?
1.Sakin ve telaşsız olmalı.
2.Hastayı sakinleştirmeli.
3.Çevreyi değerlendirip süren bir tehlike olup olmadığını belirlemeli.
4.Kendi can güvenliğini tehlikeye atmamalı.
5.Çevredeki kişileri,sağlık kuruluşları,itfaiye ve güvenliğe haber vermeleri için organize etmeli.
6.Hastanın durumunu değerlendirerek uygun ilk yardıma başlamalı.
7.Hastanın sağlık kuruluşuna bir an önce ulaşmasını sağlamalı.

İLK YARDIMIN ABC’Sİ NEDİR?

A. Soluk yolunun açılması.
B. Solunumun düzeltilmesi.
C. Dolaşımın etkinliğini sağlama.

SOLUK YOLU NASIL AÇILIR?
1.Ağızda toz toprak,kırık takma diş ve yabancı cisimler varsa çıkarılır.
2.Bilinci kapalı kişilerde dil arkaya düşüp havayolunu tıkayabilir. Bu durumda baş geriye itilip çene yukarı kaldırılarak soluk yolu açılır.

SOLUNUM YOLU NASIL DÜZELTİLİR?(YAPAY SOLUNUM)

Solunumu duran kişiye derhal yapay solunum uygulanmalıdır.
1.Hasta sert bir zemine yatırılır.
2.Ağız içi temizlenerek varsa yabancı cisimler çıkarılır.
3.Çenesi yukarı kaldırılarak baş hafifçe arkaya itilir.
4.Ağızdan ağıza solunum yapılacaksa burun kapatılır. Burundan solunum yapılacaksa ağız kapatılır.
5.Derin bir soluk alınıp,solunum yaptırılacak kişinin ağzına (yada burnuna) ağız yerleştirilir.
6.Hastanın göğsünün kabarmasına yetecek şiddette soluk verilir.
DOLAŞIMIN ETKİNLİĞİ NASIL SAĞLANIR?(KALP MESAJI)

1.Kalp durmuşsa hemen kalp mesajına başlanır.
2.Hasta sert bir zemine yatırılır ve bir yanına diz çökülür.
YARA İÇİNDEKİ YABANCI CİSİM,KEMİK,PARÇASI VS. ÇIKARILMAMALIDIR.
3.Göğüs kemiğinin(iman tahtası)üçte bir alt ucuna bir elin ayası sıkıca yerleştirilir,diğer elin ayası bunun üstüne konur. Parmaklar hastaya temas etmemelidir.
4. Kollar dik tutularak (Bilek ve dirsekler bükülmeden)sabit ve ritmik bir şekilde göğüse 4-5 cm bastırılır.
5. Arada nabız kontrol edilerek dakikada 60 kez olmak üzere dolaşım başlayıncaya kadar devam edilir.

BAYILMALARDA UYGULANACAK İLKYARDIM KURALLARI

1.Elbiseleri boyundan,göğüsten ve karından gevşetilir.
2.Hastanın beynine kan gitmesini sağlamak için düz bir yerde sırtüstü yatırılarak,ayakları yukarı kaldırılır ve sonrada şok pozisyonunda bekletilir. Kesinlikle başının altına yastık konmaz.
3.Hastaya uyarıcı kokular koklatılır. (Amonyak vb.)
4.Hastanın zorlanmaksızın kendine gelmesi beklenir.
5.Kendine geldiğinde su, çay gibi içecekler azar azar verilmelidir.

GÖĞÜS YARALANMALARINDA İLKYARDIM

1.Yaralı,yarı oturur duruma getirilir
2.Havanın akciğerler dolmasına engel olmak için açık olan yara yerine temiz bir bez kapatıp basınç yapmadan sarılır
3.Kazazedenin ısı kaybı önlenir.

KARIN YARALANMALARINDA İLKYARDIM

1.Hastaya ağızdan yiyecek içecek verilmez.
2.Yaralı başı hafif yüksek, dizlerinin altına rulo edilmiş bir battaniye konularak sırt üstü yatırılır
3.Herhangi bir organ dışarı çıkmış ise asla el sürülmez. Genişbir gaz bezi varsa serum fizyolojik ile ıslatılarak basınç yapmadan organların üzerine örtülür.
4.Yaralı zaman geçirmeden sevkedilir..

EGZOS ZEHİRMELERİNDE İLKYARDIM

1.Hasta derhal temiz havaya çıkarılır.
2.Şuuru tam kapalı olmayanlar temiz havada derin solunum yaptırılır.
3.Şuuru kapalı veya solunum yapmakta güçlük çeken hastalara suni solunum tatbik edilir.
4.Beden ısısının düşmesini engellemek için üstü örtülür.
5.Hasta en seri şekilde sağlık merkezine gönderilir.

SİNDİRİM YOLU İLE OLAN ZEHİRMELERİNDE İLKYARDIM

1.Zehrin sulanması ve emilimin yavaşlaması için hastalara;süt,yumurta akı,nişasta solisyonlu su içirilir
2.Kusmasına yardım edilir.
3.Asitle olan zehirlenmelerde,hasta hiçbir zaman kusmaya zorlanmaz. Su ve süt yumurta akı karıştırılarak içirilir.
4.Alkali ile olan zehirlenmelerde:1/4 oranında sirke ile hazırlanmış 500ml. su veya limon suyu içirilir.

KANAMALARDA İLK YARDIM NASIL YAPILIR?

1.Kanayan uzuv(kol,bacak vs.)yükseltilir.
2.Yara üzerine temiz gazlı bez,mendil veya çamaşır parçası konur ve sıkıca bastırılır.
3.Kanama durmazsa kanayan yerin 5 cm yukarı kısmına bandaj uygulanır.

BURUN KANAMASINDA İLK YARDIM NASIL YAPILIR?

1.Burnu kanayan kişinin başı hafifçe öne eğilir.
2.Hasta burun üzerine basınç yapar
3.Bu sırada ağızdan soluk alıp verir ve asla sümkürmez.
BURUN KANAMASINDA HASTANIN BAŞI GERİYE DOĞRU KALDIRILMAZ.

ELEKTİRİK ÇARPMALARINDA İLK YARDIM NASIL YAPILIR?

1.Önce ilk yardımcı kendi güvenliğini sağlar.
2.Elektrik akımının yaralı ile teması kesilir. Bu yapılmadan önce yaralıya dokunulmaz
3.Kuru tahta parçası ve lastik gibi elektrik geçirmeyen maddelerle hasta çekilerek veya kablo itilerek akımdan kurtarılır.
4.Solunum durmuşsa yapay solunuma,kalp durmuşsa kalp mesajına başlanır.
5.Yanık varsa soğuk su ile yıkanır.

KIRIKLARDA İLK YARDIM NASIL YAPILIR?

1.Hasta sarsılmaz ve hareket ettirilmez.
2. Kanama varsa durdurulur.
3. Hasta taşınmadan önce kırık bölgesi hareketsiz hale getirilir.(Bunun için tahta gibi sert cisimler kullanılabilir.)
4.Açık kırık varsa(kırık uçları görülüyorsa)kırık kemik parçalarına kesinlikle dokunulmaz ve bunlar yerleştirilmeye çalışılmaz. Yara üzerine temiz bir gazlı bez kapatılır.

YANIKLARDA İLK YARDIM NASIL YAPILIR?

1.Soğuk musluk suyu ile ağrı azaltılır.
2.Hastanın takıları çıkartılır.(Daha sonra oluşabilecek şişler nedeniyle çıkarmak zorlaşabilir.)
3.Oluşan kabarcıklar patlatılmaz.
4.Yanan kısımların üzeri temiz gazlı bezle kapatılır hiçbir şey sürülmez.
5.Hastanın bilinci yerinde ise bol su içirilir.
YANIK YÜZEYİNE DİŞ MACUNU,SALÇA,YOĞURT GİBİ MADDELER KESİNLİKLE SÜRÜLMEMELİDİR.

YARALANMALARDA İLK YARDIM NASIL YAPILIR?

1.Kanama varsa kontrol edilir.
2.Yaranın kirlenmesi önlenir.
3.Varsa kopan parça korunur.(Islak bir gazlı beze sarılıp bir naylon torbaya konulur,bu torba da içi buz dolu başka bir torbaya konulur.)

 

İŞ KAZALARININ ÖNLENMESİ İÇİN KULLANILAN KORUYUCU ARAÇLAR

A-SOLUNUM SİSTEMİNİN KORUNMASI :

Solunum sisteminin korunması için çeşitli araçlar kullanılmaktadır. Bunların çalışma sistemleri aynıdır. Başlıca solunum sistemi koruyucu araçları şunlardır:

1-Filtreli Toz Maskesi : Yüze takılan ve kullanan kişiye çevresindeki tozlu havayı bir filtreden geçirerek veren bir araçtır.

2-Basınçlı Temiz Hava Maskesi : Kullanan kişinin başına takılan spiralli bir hortumla uygun bir sistemden alınan basınçlı temiz havayı veren bir araçtır.

3-Süzgeçli Gaz Maskesi : Havanın içindeki zararlı gaz ve buharları süzmek üzere kimyasal maddeler içeren bir süzgeci bulunan bir araçtır.

4-Hortumla Temiz Hava Maskesi : Kullananın yüzüne takılan ve ucundaki hortum aracı ile normal atmosfer basıncındaki temiz havanın solunmasını sağlayan maskedir.

5-Basınçlı Oksijen Solunum Cihazı : Yüze takılan bir maskeye bağlı, oynak bir hortum aracılığı ile oksijen içeren uygun bir sistemle bağlantılı cihazdır.

6-Basınçlı Hava Solunum Cihazı : Yüze takılan bir maskeye bağlı, oynak bir hortum aracılığı ile basınçlı hava içeren tüple bağlantılı cihazdır.

7-Oksijen Üretimli Solunum Cihazı : Yüze takılan bir maske ile kimyasal yolla üretilen oksijenin solunumunu sağlayan cihazdır.

Maske ve Solunum Cihazlarının Kullanımında Güvenlik Tedbirleri :

1-Kullanılacak maske ve solunum cihazları, kullanıcının yüz boyutlarına ve yapacakları işe uygun seçilmiş olmalı ve bunların basınç ayar valfleri bulunmalıdır.

2-Solunumu güçleştiren veya depolama ve kullanım süresi biten filtre ve süzgeçler derhal değiştirilmeli ve kontrol edilmelidir.

3-Süzgeçli maskeler, kapalı veya oksijenin kıt olduğu yerlerde kullanılmamalıdır.

4-Basınçlı temiz hava maskeli ve hortumlu maskeler, acele işlerde veya maskelerin kullanılmadığı yerlerde kullanılmalıdır.

5-Maske veya solunum cihazına gelen havanın veya oksijenin basıncı, her zaman kullanan kişiyi rahatsız etmeyecek şekilde ayarlanabilmelidir.

6-Kompresörlerle veya vantilatörlerle verilecek basınçlı hava süzgeçten geçirilmeden, maske veya solunum cihazına verilmemelidir.

7-Basınçlı temiz hava maskeleri ile basınçlı havanın sağlandığı kaynak arasındaki uzaklık 45 metreyi geçmemelidir. Hortumlu temiz hava maskelerinin hortumunun boyu 15 metreyi geçmemelidir.

8-Hortumlu temiz hava maskeleri için kullanılan hortumların iç çapı en az 2,5 cm. olmalı ve hortum, ezilmeyecek malzemeden yapılmalıdır. Havanın girdiği, ucunda bir süzgeci ve bağlantı çengeli veya çubuğu  bulunmalıdır.

9-Temiz hava kaynağından 45 metre uzaklıkta ve solunuma zararlı şartlar altında çalışmak zorunda kalan işçilere, basınçlı oksijen veya basınçlı hava solunum cihazları verilmelidir. Ancak, çıplak ateşle çalışılan, yangın veya yangın tehlikesi bulunan yerlerde basınçlı oksijen solunum cihazı kullanılmamalıdır.

10-Basınçlı oksijen veya basınçlı hava vb. solunum cihazları, eğitilmiş personel tarafından kullanılmalıdır.

11-Oksijen tüpleri, 150 atmosfer basıncını aşmayacak şekilde doldurulmalı ve kullanırken bunların görülebilen bir yerine monometre takılmalıdır.

12-Sırtta taşınan solunum cihazlarında, fosferesans monometreleri ile birlikte hava basıncının, belirli bir sınıra düştüğünde, harekete geçen sesli bir uyarma tertibatı bulunmalıdır.

13-Basınçlı oksijen cihazlarında, basınç düşürme regülatörü bulunmalı ve regülatör dakikada 2 litreden eksik olmayacak şekilde oksijen vermek üzere ayarlanmalıdır.

14-Solunum cihazlarının ve maskelerinin emniyet supapları, regülatörleri, bağlantıları ve oksijen sarfiyatı, en geç ayda bir ve cihazın tümü ile monometreler en geç altı ayda bir yetkili eleman tarafından kontrol edilmelidir.

15-Arızalı solunum cihazları, bu arızalar giderilmeden ve gerekli kontrolleri yapılmadan kullanılmamalıdır. Her kontrolden sonra kontrolü yapan yetkili eleman tarafından bir rapor düzenlenmeli ve bu rapor dosyasında saklanmalıdır.

16-Solunum cihazları ve maskeler, her kullanıştan sonra dezenfekte edilmeli ve kullanılmadıkları zaman temiz, serin ve kolayca erişilebilir bir yerde düzgün bir şekilde saklanmalıdır.

B-VÜCUDUN KORUNMASI :

1-Ellerin Korunması : El ve kolların korunması için eldivenler kullanılır. Bu eldivenler, işçinin ellerine ve yapacakları işe uygun seçilmiş olmalıdır.

Matkap, pres ve benzeri diğer tezgahlarda çalışan işçiler, eldiven kullanmamalıdır.

Kesici veya aşındırıcı maddelerle çalışan işçilere verilecek eldivenler, işe dayanıklı malzemelerden yapılmalıdır.

Aşındırıcı, yıpratıcı, zehirli maddelerle veya sürekli olarak su içinde el ile yapılan çalışmalarda, işçilere lastik veya benzeri malzemeden yapılmış uygun eldivenler verilmelidir.

2-Gözlerin Korunması : Kullanan kişinin her durumda ve işin özelliğine göre gözlerini korumak amacı ile yapılmış değişik tipteki gözlüklere koruyucu gözlük denir.

Gözlerin Korunması İle İlgili Güvenlik Tedbirleri Şunlardır:

a-Gözler için tehlikeli olan işlerde çalışan her işçiye, gözün korunması için, işe uygun gözlükler verilmeli ve işçiler bu gözlükleri kullanmalıdırlar.

b-Normal görmeleri için sıhhi gözlük kullanmak zorunda bulunan işçilerin, koruyucu gözlük takmaları gerektiği hallerde, koruyucu gözlüklerin camları sıhhi gözlükteki camların numaralarına uymalı veya koruyucu gözlüklerin sıhhi gözlükler üzerine takılması sağlanmalıdır.

c-Koruyucu gözlükte veya yüz siperinde veya çeşitli maskelerde kullanılan cam veya saydam plastik malzeme, işe uygun ve dayanıklı olmalı ve normal görmeyi bozacak duruma gelen gözlük veya siperler kullanılmamalıdır.

d-Kesme, zımba, perçin, kalafat, raspa ve kuru taşlama gibi işlerde çalışan işçilere parça veya çapak sıçramalarına karşı, kırılmaz, saydam plastikten veya tel kafesten yapılmış gözlük verilmelidir.

e-Erimiş maden işlerinde çalışan işçilere, ışınlara karşı uygun renkli, ısıya ve sıçrayacak parçalara karşı dayanıklı ve gerektiğinde mafsallı uygun koruyucu gözlük siperleri verilmelidir.

f-Gözleri rahatsız eden gaz, duman veya buğuların bulunduğu yerlerde çalışan işçilere, havalandırma delikleri bulunmayan, gözleri sıkıca çevreleyen ve bu maddelere karşı dayanıklı malzemeden, buğulanmayı önleyecek şekilde yapılmış gözlükler verilmelidir.

g-Asitlerle veya kostik maddelerle çalışan işçilere, cam etrafındaki çerçeveleri yüze kolayca uyacak ve havalandırma delikleri, sıçrayacak sıvının girmesini engelleyecek şekilde yapılmış gözlükler verilmelidir.

h-Oksijen kaynağı, elektrik kaynağı, kesme ve ocak işleri veya benzeri fazla ışıklı işlerde çalışan işçilere, meydana gelen ışıklardan gözleri koruyacak nitelikte renkli malzemeden yapılmış uygun koruyucu gözlükler verilmelidir.

ı-Kullanılmayan yüz siperleri ve koruyucu gözlükleri, özel yerlerde saklanmalıdır.

3-Başın Korunması : Başın korunması, başlık ve baretlerle sağlanır.

İşçilerin başlarına giydikleri ve gözlerini, yüzlerini ve boyunlarını koruyan araçlara “başlık” denir.

İçinde bir ayar kayışı, file veya bantlar bulunan ve başı darbelere karşı koruyan sert başlığa “baret” denir.

Başın Korunması İçin Alınacak Güvenlik Tedbirleri Şunlardır:

a-Başlarına bir cisim düşmesi, çarpması veya vurulması gibi tehlikeli olan işlerde çalışanlara, başın korunması için başa iyi oturan ve yanmaz veya ağır yanan malzemeden yapılmış uygun baretler verilmelidir.

b-Kullanılmış baretler, dezenfekte edilmeden başkalarına verilmemelidir.

c-Makinelerin yanındaki işçilerin saçları, bütünüyle uygun keplerle veya benzeri örtü ile korunmalıdır.

4-Ayakların Korunması : Ayakların korunmasında ayakkabı, bot ve çizmelerle sağlanır.

Ayakların Korunması İle İlgili Güvenlik Tedbirleri Şunlardır:

a-Ağır veya yuvarlanabilen malzemelerin kaldırılıp taşındığı işlerde çalışanların ayakkabılarının üzerine metal bir koruyucu takılmalı veya çalışanlara çelik maskaratalı emniyet ayakkabısı verilmelidir.

b-Asit veya kostiklerle çalışanlara, lastik veya benzeri malzemeden yapılmış ve bu maddelere dayanıklı çizme veya ayakkabılar verilmelidir.

c-Erimiş maden, sıcak, yıpratıcı, aşındırıcı ve kemirici vb. maddelerle çalışanlara tahta tabanlı uygun ayakkabılar verilmelidir.

d-Emniyet ayakkabılarının burunlarındaki metal bombeler, 100 cm.den düşecek 20 kg. ağırlığa dayanacak şekilde, çelik veya başka bir maddeden yapılmış olmalıdır.

e-Elektrik işlerinde çalışanlara çivili, kabaralı ayakkabılar giydirilmemeli, topukları ve tabanı tahta kavilyalı veya dikişli veya lastik ayakkabılar verilmelidir.

f-Su veya çamur içinde veya havuzlarda çalışanlara uygun boyda ve nitelikte çizmeler verilmelidir.

5-Kulakların Korunması : Kulakların korunmasında kulaklıklar veya kulak tıkaçları kullanılır.

Kulakların Korunması İle İlgili Güvenlik Tedbirleri Şunlardır:

a-Gürültülü yerlerde çalışanlara kulakların korunması için uygun kulak tıkaçları verilmeli ve bu tıkaçlar her gün temizlenmelidir. Sterilize edilmeden başka bir çalışana verilmemelidir.

b-İşin özelliğine göre çalışanlara; kulakları, alnı, yanakları ve yüzü kıvılcıma, erimiş metallere, fırlayan parçalara ve kıymıklara ve benzerlerine karşı koruyan uygun başlıklar verilmelidir.

c-Kullanılmayan koruyucu başlıklar uygun şekilde saklanmalıdır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MESLEK HASTALIKLARI VE BESLENME

MESLEK HASTALIĞININ TANIMI:

İşçinin çalıştırıldığı işin niteliğine göre tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, sakatlık ve ruhi arıza hallerine “Meslek Hastalığı” denir.

MESLEK HASTALIĞININ SINIFLANDIRILMASI :

Meslek hastalıkları, Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğünde beş grupta toplanmıştır. Bunlar :

1-Kimyasal maddelerle meydana gelen meslek hastalıkları,

2-Mesleki deri hastalıkları,

3-Pnömokon gazlar (Silikoz, Asbestoz, Bisinoz)

4-Mesleki bulaşıcı hastalıklar,

5-Fiziki etkenlerle meydana gelen meslek hastalıkları

Bu listede, ülkemizde pek çok hastalık, meslek hastalığı olarak mevzuatla tanınmıştır. Sosyal Sigortalar Kurumu kayıtlarına göre, ülkemizde meslek hastalıkları sayısal ve nitelik bakımından çok az olduğu görülmektedir. 1976 yılına kadar meslek hastalığı olarak işlem gören hastalıkların %95 ini Ereğli Kömür İşletmeleri işçilerinde (Taşkömürü işçilerinde) akciğer hastalıkları görülmüştür. Son yıllarda listeye;kurşun zehirlenmesi, benzin zehirlenmesi ve mesleki sağırlıklar ile bazı cilt hastalıkları da girmeye başlamıştır.

Meslek hastalıklarını gruplar halinde inceleyecek olursak;

1-Madeni Cisimlerden Meydana Gelen Hastalıklar : Kurşun, civa, fosfor, arsenik, kadmiyum, manganez, krom, azot vb. gibi cisimlerden; ulserasyon, bulantı, ishal, siyanız, akciğer ödemi, kronik bronşit, mide bozuklukları gibi meslek hastalıkları meydana gelmektedir.

2-Organik Cisimlerden Meydana Gelen Meslek Hastalıkları : Benzen (benzol), anilin ve nitro-amin, halojenli hidrokarbonlar, karbon sülfür ve kükürtlü hidrojen vb. gibi cisimlerden; baş ağrısı, baş dönmesi, diş bozuklukları, göz, ağız ve akciğer tahrişleri, halsizlik, zayıflama, egzama, çeşitli deri hastalıkları, sindirim hastalıkları gibi meslek hastalıkları meydana gelmektedir.

3-Fizik ve Mekanik Etkilerden Meydana Gelen Meslek Hastalıkları : Atmosfer basıncından daha yüksek basınçlı yerlerde çalışanlarda OSTEOARTRİTLER(kireçlenme), gürültülü yerlerde çalışanlarda DUYMA EKSİKLİKLERİ, elektromanyetik ışınlı yerlerde çalışanlarda NİSTAGMUS(Gözün normal hareketlerinden farklı olarak meydana gelen istem dışı ileri geri yapmış olduğu ritmik titreşimlere nistagmus denir)

, pnömatik çekiç veya alçak frekanslı titreşim veren aletleri kullananlarda KRAMPLAR, yer altı veya yerüstü, nemli, buharlı ve fazla hava cereyanına maruz olan yerlerde çalışanlarda ROMATİZMA vb. gibi hastalıklar görülmektedir.

4-Tozlardan Meydana Gelen Meslek Hastalıkları : Silikoz, asbestoz, berilliozis, bisinoz gibi hastalıklar meydana gelmektedir. Silikoz; silis oksitle meydana gelen akciğer fibrizidir(yaygın ve tehlikeli bir toz hastalığıdır. Kuartz taşlarından elde edilen tüm maden cevherlerinde silikoz tehlikesi vardır. Altın ,bakır,kurşun,çinko,demir,antrasit maden kömürü ve adi maden kömürü madenciliğinde çalışan işçilerde silikoz gelişebilir. Dökümcülük, tünel, taş ocakçılığı, kumtaşı öğütme, beton kırma, granit oymacılığı ve porselen ya da seramik çanak çömlek gibi işlerinde çalışanlar silikoz riskiyle karşı karşıyadırlar. Silikoz,akciğerlerin solunabilen kristalize silika’ya aşırı maruz kalınması sonucu, akciğerlerde yaptığı sakatlayıcı ve geri dönüşü olmayan ve bazen da öldürücü olan bir akciğer hastalığıdır. Silica,yeryüzü kabuğunun en çok görülen ikinci minerali ve kum,kaya ve diğer mineral ve maden cevherlerinin de başlıca unsurudur. Kristalize silikanin mikroskobik parçacıklarını içeren tozlara aşırı korumasız kalmak akciğerlerde havadan solunum yoluyla alınan oksijen alım yeteneğini düşüren bir scar(ölü doku) dokusuna neden olabilir. Deniz kenarlarında bulunan tipik kum, silikoz tehlikesi tehdidi göstermez. 1 milyondan fazla Amerikan işçisi kristal silikaya maruz kalmaktadır. Her yıl,250 den fazla US işçisi,silikozdan ölmektedir. Bu hastalığın çaresi olmamakla beraber,işverenlerin, işçilerin ve sağlık uzmanlarının bu maruz kalmayı düşürmeğe karşı birlikte davranması halinde,yüzde yüz korunulabilen bir hastalıktır. Silikozise ek olarak,kristal silica parçacıklarının solunması,bronşit ve tuberküloz gibi hastalıklara yol açabilir. Bazı çalışmalar sonucunda,akciğer kanseriyle ilişkili olduğu da ortaya çıkarılmıştır.). Asbestoz; amyant tozları ile meydana gelen brolkoplumoer fibrizidir. Berilliozis; berilyum tozlarının solunması ile meydana gelen yaygın bronko-pnomokonyozdur(Zararlı toz parçacıkları madenciler tarafından ve diğer bazı işciler tarafından solunduğu zaman,akciğerlerde küçük bir iltihabi kitle oluşur. Bunlar ise,röntgen filminde,birer katı yumru olarak görülürler. Röntgen filminde,bu şekilde lekeli görüntü veren hastalıklara Pnömokonyoz denir. Akciğer dokusu incelir ve esnekliği kaybolur. Bu durum, Fibrozis olarak bilinir. Sonuçta hastadaki nefes darlığı,gün geçtikçe daha da artar ve durum kalıcı öksürüğe dönüşür. Hastalığa bir kez yakalanıldıktan sonra,solunan havadaki toz oranında azalma olsa da,akciğer dokusundaki hasar kalıcıdır. Kişi sonunda öyle kötü bir döneme girer ki,evinden dışarı çıkamaz. Solunan toz parçasının hangi madde olduğu röntgenden anlaşılabilir. Çünkü partiküllerin akciğerdeki dağılımları değişik şekiller gösterirler. Değişik pnömokonyozlar, neden olan toza göre isimlendirilirler.) . Bisinoz; pamuk lifleri, yaprak, keten ve kenevir tozlarının solunması ile meydana gelen belli zamanlarda kendini gösteren astım nöbetleri ile olan fibrizidir.

                5-Bulaşıcı Hastalıklardan Meydana Gelen Meslek Hastalıkları : Şarbon, tetanoz, bruselloz(Bu bakteriye hastalığın ne aşısı nede tedavisi vardır. Hasta köpekler devamlı taşıyıcı durumundadırlar. spontan yavru atmalar brusellosizin ilk göstergesidir. Bulaşma oral ve mukoz membranlar yoluyla olmaktadır. erkek köpekler enfeksiyonu çiftleşme yoluyla enfekte dişi köpeklerden alırlar. Ayrıca hasta dişilerin vulvalarının yalanması ve idrarlarının alınması yolu ile de bulaşmalar olmaktadır. Dişiler de yine çiftleşme ve hastalığın etkeni olan bakterilerin ağız yolu ile alınması neticesinde hastalığa yakalanırlar. Bu nedenle dişi köpekler üreme öncesinde brusellosiz yönünden kontrol edilmelidir.), akciğer tüberkülozu, leptospiroz(Klinik tablosu oldukça değişik olan bu enfeksiyonda ateş ile başlayan hastalık tablosu böbrek yetmezliği ile sonuçlanır. Böbrek fonksiyonlarının bozulması üremiye neden olur. Başlıca belirtileri halsizlik, uyuşukluk, depresyon, iştahsızlık, ishal,kusma,ağız ve göz mukozalarının yangısı,anormal sinirsel belirtiler ve ölüme neden olan kan pıhtılaşması bozukluklarıdır. Bulaşma enfekte köpek ve ratların idrarları ile olur. Bu hastalığın en önemli özelliği insanlara da bulaşabilmesidir.), ankilostomyoz vb. gibi hastalıklardır.

                YETERLİ, DENGELİ VE DÜZENLİ BESLENME :

                Beslenme, insan sağlığını etkileyen en önemli faktördür. Yetersiz ve dengesiz beslenme, büyüme ve gelişmeyi engeller, çalışma gücünü azaltır, sağlık harcamalarını artırır ve ömrü kısaltır.

                İnsanın beden ve akıl gelişimine etki eden faktörler arasında beslenmenin çok önemli bir yeri vardır. Kötü beslenen toplumlarda insanlar, iyi beslenen toplumlardakinden daha kısa boyludurlar ve sakat olanların oranı daha yüksektir. Beslenme durumunun düzeltilmesiyle boy uzunluğunun arttığı, sakatlıkların azaldığı çeşitli ülkelerde yapılan araştırmalarla gösterilmiştir.

                İnsanın doğuştan getirdiği akıl yetenekleri iyi bir beslenme ve sosyo-kültürel çevre bulunduğu zaman gelişir. İnsan beyninin anne karnında oluştuğu, hayatın ilk üç yılında büyümesinin büyük ölçüde tamamladığı deneysel araştırmalarla ortaya konmuştur. Bu dönemlerde çocuğun kötü beslenmesi, beyin yapısının eksik ve bozuk olmasına yol açar. Çocuk daha sonraki yıllarda çok iyi beslense bile beynindeki bu yapısal bozukluk düzeltilemez. Bu tür çocuklar okula başlayınca öğrenmekte güçlük çekerler ve çeşitli davranış bozuklukları gösterirler.

                İnsan, tükettiği enerjiyi besinlerle karşılar. Bütün hayat olayları; büyüme, ölen hücrelerin yenilenmesi ve yapılan her türlü bedensel hareket enerji harcamasını gerektirir. İnsan harcadığı düzeyde enerji almazsa, büyümesi yavaşlar, dikkatinde, hareket hızında ve çalışma gücünde azalmalar olur ve sonuçta iş verimi düşer. İnsan bu durumda zorla çalıştırılırsa zayıflar, dış etkilere karşı direnci azalır. Bu da işe veya okula devamsızlığı, iş kazalarını ve sağlık harcamalarını artırır.

İnsan harcadığından çok besin tükettiğinde de çalışma gücünde azalmalar olur. İnsan besinlerle aldığı enerjiyi harcamadığında   vücudunda yağ tutarak şişmanlar. Şişmanlık  bireyin hareket yeteneğini azaltır, organların çalışma düzenini bozarak bir çok hastalığın oluşmasına zemin hazırlar. Böylece, besinlerde gerektiğinden çok enerji almak sağlıklı yaşama süresini kısaltır.

Ülkemizde okulöncesi yaş grubu çocukların ortalama %20’si normal büyüme standartlarının altındadır. Çocukların %10-15’inde kemik bozuklukları, kadınların ve çocukların yarıya yakınında kansızlık gözlenmiştir. İlk yılarda kötü beslenmiş çocukların zekalarının da geri kaldığı tespit edilmiştir.

                Okul çağında çocuklarda ise; erkeklerin %18’i şişman, %16’sı zayıf; kızların %20’si şişman, %16’sı zayıftır. Yetişkinlerde şişman olanların oranı daha da artmaktadır. Erkeklerin %26’sı hafif, %8’i ileri derecede şişman iken kadınların %38’i hafif, %27’si ileri derecede şişmandır. Çocuklukta şişman olanların yetişkinlikte de şişman olma olasılığı yüksektir. Kadınlarda daha sık olarak görünen guatr, erken yıpranma, kemik bozuklukları gibi hastalık ve olumsuzluklar, yetersiz ve dengesiz beslenme sebebiyle oluşur. Yetersiz ve dengesiz beslenme yüzünden çocuklarda doğal olarak görülen kızamık ve ishal gibi hastalıklar ağır seyretmekte ve ölümlere yol açabilmektedir. Yeterli ve dengeli beslenen çocuklar, kızamık ve ishalden ve bağırsak enfeksiyonundan ölmez. Çünkü aldığı besinlerden dolayı vücudunda bu hastalıklara karşı direnç meydana getirir.

                a)Besinin Tanımı : Beslenme karın doyurmak değildir. Ekmek ve çay ile açlık duygusunu giderebiliriz veya tereyağı, bal ve muz ile çok iyi beslendiğimizi sanabiliriz, fakat beslenmemiş oluruz.

                Beslenme; insanın büyüme ve gelişmesi, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması için gerekli olan enerjiyi, proteini, vitaminleri ve madenlerin her birini ihtiyaç duyulan (yeterli) miktarlarda almasıdır.

                Enerjinin protein, vitamin ve madenlerin kaynağı besinlerdir. Bazı besinlerin enerji değeri, bazılarının protein değeri yüksektir. Bazı vitaminler bazı besinlerde çok iken, diğerlerinde çok az veya hiç yoktur. Bu sebeple, besinlerin besleyici değerleri yönünden belirli gruplardan yeterli miktarlarda tüketmeyi, yeterli ve dengeli beslenmenin temel ilkesi kabul edilir.

                b)Besin Grupları :

1. GRUP 2. GRUP 3. GRUP 4. GRUP
Süt, yoğurt, peynir gibi (Bir su bardağı süt veya yoğurt veya iki kibrit kutusu büyüklüğünde beyaz peynir.) Et, yumurta ve kuru baklagiller (İki koyun bifteği kadar et veya iki yumurta veya bir çay bardağı kuru baklagil.) Sebzeler ve meyveler (Her türlü sebzeden doğranmış olarak iki tabak, her türlü meyveden bir-iki adet) Tahıllar (Üç orta dilim ekmek, ¾ çay bardağı pirinç veya makarna. Fiziksel çalışması çok olanlar daha çok almalıdırlar.)

 

                Yeterli ve dengeli beslenmek için besinler dört grupta toplanmıştır. Her grupta değişik besinler bulunur. Aynı gruptaki besinler birbirinin yerini tutabilirler. Örneğin; yumurta ve nohut etin yerini tutabilir, veya bulgur pirincin yerini tutabilir, fakat pirinç mercimeğin yerini tutmaz.

                Her öğünde bu dört gruptaki besinlerin herhangi biri veya birkaçından yeterli miktarlarda alınabilirse vücuda daha yararlı olur. Bir öğünde yalnız tahıllı gruptan, diğer bir öğünde yalnız et, yumurta, kurubaklagil grubundan yemek, besinlerin vücuda yaralılıklarını azaltır.

                Her grupta pahalı ve ucuz besinler vardır. Pahalı olan, en değerli olan değildir. Pazarda bol bulunan, yani mevsimlik olan, turfanda olandan çok daha ucuzdur ve besleyicidir. Örneğin küçük sulu bir elma, gösterişli bir armut veya muzdan daha besleyicidir.

                Üretimi için girdi maliyeti daha ucuz olduğundan ve dış satımı yapılmadığından, yumurta çok değerli bir protein kaynağı olmasına rağmen etin fiyatının dörtte biridir. Yemeklerimizde yeterli yağ bulunduğu sürece yağsız çökelek, yağlı peynirden daha az değerli değildir. Bazı mevsimlerde süt boldur, diğer mevsimlerde süt azalır. Sütün az olduğu mevsimlerde peynir ve çökelekten daha çok kullanabiliriz. Özellikle çocuklar ve çocuk büyüten kadınlar yeterli miktarlarda süt, yoğurt, peynir, çökelek gibi yiyeceklerden almalıdırlar.

 

                BESİNLERİ SATIN ALIRKEN DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR :

                Besinler günlük, haftalık, aylık satın alınacaklar şeklinde belirlenir. Örneğin; un, bulgur, pirinç, mercimek, yağlar vb. gibi besinler aylık olarak alınabilir. Et, yumurta, yoğurt, sebze ve meyveler vb. gibi besinler haftalık olarak alınabilir. Ekmek, süt gibi besinler günlük olarak alınabilir.

                Mevsime özgü sebze ve meyveler hem daha ucuz hem de daha besleyicidir. Daha az para ile daha dengeli beslenebilir.

                Paketlenmiş yiyeceklerin kaliteli olmasına ve son kullanma tarihlerine dikkat edilmelidir. Aynı zamanda paketlenmiş besinlerde ödediğimiz paranın bir kısmı kullanılan ambalaja gider.

                İsrafı önlemek ve ihtiyacımız kadarını almak için alışverişe giderken aç karna gidilmemeli, nelerin satın alınacağı liste yapılmalıdır. Listedeki besinlerden pazarda az bulunanların fiyatları yüksektir. Pahalı olanının yerine aynı besin grubundan daha ucuzları alınabilir.

                GÜRÜLTÜ VE TİTREŞİMİN OLUMSUZ ETKİLERİ :

a)Gürültü :  Arzu edilmeyen sese gürültü denir.

Gürültü, ruh ve sinir sistemi ile işitme duygusu üzerinde etki eder.

Sesin şiddetinin birimi desibeldir. dB harfleri ile gösterilir. Sıfır (0) desibel duyma eşiğidir(sınırıdır). Yani sıfır desibelin altındaki sesleri duymayız. 75 desibelin üzerindeki sesler tehlikelidir.

Sinir ve ruh sistemimizde şu etkileri görülür : Konsantrasyon, dikkat ve reaksiyon kapasitesi zayıflar.  Yorgunluk. uyku bozuklukları, baş ağrısı, dolaşım sistemi bozuklukları gibi rahatsızlıklar görülür. Bu belirtiler gürültünün çeşitli faktörlerine bağlı olarak değişir. Örneğin yüksek frekanslı sesler düşük frekanslı seslere göre daha etkilidir.

İşitme fonksiyonu üzerindeki etkileri ise; gürültüye maruz kalma süresi, gürültünün şiddeti, frekansı, kesintili olması (örneğin çekiç darbeleri gibi), kişinin yaşı, bireysel hassasiyetleri, iç kulağın fonksiyon bakımından durumu, önceden geçirilen veya halen devam eden hastalıklar gibi faktörlere bağlıdır. Şiddetli gürültüye maruz kalan kişilerde önce geçici bir sağırlık meydana gelir. Daha sonraları zamanla artan işitme yetersizlikleri ve tam bir sağırlık olabilir. Sağırlık başlangıçta kulağın hassas olduğu 4000 Hertz(Hz) civarındaki yüksek frekanslı tonlara karşı olur ve daha sonra diğer frekanslarda da görülür.

Gürültünün insan sağlığı için zararlı olduğu eşik değer 85 dB olarak kabul edilmiştir. 85 db den daha gürültülü yerlerde çalışırken gerekli güvenlik tedbirleri alınmalıdır.

b)Titreşim : İşyerinde makine, tezgah, araç ve gereçler ile tezgah üzerinde veya kurulmuş sistemlerde ya da binalarda meydana gelen titreşimlerdir. Örneğin delme işleminde kullanılan kompresörlerde, un fabrikalarında, uygun zemin üzerine oturtulmamış yüksek devirli makinelerde vibrasyon çok fazladır. Vibrasyonun varlığı çalışanı yorar ve sinirli yapar. Delme işleminde kullanılan kompresörlerde çalışanlarda parmakların hassasiyetinin kaybolduğu ve iltihaplanmalara sebep olduğu görülmüştür.

MESLEK HASTALIKLARINDAN KORUNMA İLKELERİ :

İşyerlerinde meslek hastalıklarına sebep olabilecek faktörleri her zaman tamamen ortadan kaldırmak mümkün değildir. Bu sebeple, meslek hastalıklarından korunmak için bu faktörlerin insan sağlığı üzerindeki zararlı etkilerini en aza indirmek veya zararsız hale getirmek amacıyla işyerinde bir takım önlemlere başvurmak gerekir.

Meslek hastalıklarından korunma ilkeleri başlıca üç bölümde incelenebilir:

1.Tıbbi korunma önlemleri,

2.İşyerindeki çalışma çevresine ait korunma önlemleri,

3.İşçiye ait korunma önlemleri.

1.Tıbbi Korunma Önlemleri : Tıbbi korunma önlemleri birkaç safhadan meydana gelir. Bunlar :

a)İşe Giriş Tıbbi Kontrolleri : İşe yeni alınan kişilerin, yapacağı işe fiziksel ve ruhsal olarak uygun olup olmadığının tespit edilmesi amacıyla yapılan tıbbi muayeneyi kapsar. Yeni bir işe girerken alınan sağlık raporları gibi.

b)Periyodik Tıbbi Kontroller : Bir işte çalışan kişilerin belirli aralıklarla (üç ay, altı ay, bir yıl gibi) tıbbi muayeneden geçirilerek, yaptıkları işten etkilenip etkilenmediklerinin tespit edilmesi amacıyla yapılan kontrolleri kapsar. Buna portör muayene de denir. Periyodik tıbbi muayenelerin sonucunda tespit edilen bulgulara göre çalışanların tedavisi yapılmalı ve aynı işe devam edip edemeyeceği de doktor tarafından belirlenmelidir.

c)Eğitim ve Uyarma : Sakıncalı çalışma şartlarının tespit edilmesiyle, bu sakıncalı şartlardan korunma yolları bütün çalışanlara öğretilmeli, gerekli uyarılar yapılmalıdır.

2. İşyerinde Çalışma Çevresine Ait Korunma Önlemleri : İşyerlerinde sağlığa zararlı etkilerin büyük bir bölümü, işyeri havasına yayılan maddelerden (duman, toz, buhar, gaz vb. gibi.) ve işyerindeki fiziksel şartlardan ileri gelmektedir. Bazen de zararlı maddelerle doğrudan doğruya elle temas söz konusudur. İşyerindeki bu tehlikeler yok edilerek veya en aza indirilerek çalışma çevresi zararsız hale getirilebilir. Bu amaçla başvurulacak yöntemleri şöyle sıralayabiliriz :

a)Kullanılan Zararlı Maddenin Değiştirilmesi : Kullanılan zararlı maddenin, zararsız veya daha az zararlı maddeler ile değiştirilmesidir.

b)Kapalı Çalışma Yöntemi : Zararlı maddenin değiştirilmesi olanağı bulunmayan durumlarda tehlikeli işlemlerin tamamen kapalı olarak yapılmasıyla zararsız hale getirilebilir.

c)Ayırma : Çalışma sırasında zararlı madde oluşumu görülen ya da sağlığa zararlı gürültü, ışın gibi fiziksel faktörlerin ortaya çıktığı iş çeşitlerinin ayrılması esasına dayanır. Böylece hem işyeri çevresi temiz tutulmuş olur, hem de zararlı etkilerden dolayı daha az sayıda işçi etkilenir.

d)Nemli (ıslak) Çalışma Yöntemi : Özellikle tozlu işyerlerinde uygulanır. Çalışma ortamı ıslatılarak veya nemlendirilerek çalışma sırasında tozun çalışma ortamına dağılması önlenir. Bazı işyerlerinde döşemeler, duvarlar ve tezgahlar yıkanır veya yaş bezle silinebilir.

e)Sürekli Temizlik ve Bakım : İşyeri havasının zararsız halde bulundurulmasını sağlamak amacıyla tehlikeli olabilecek yere dökülen maddelerin hemen kaldırılması, işyeri temizliği meslek hastalıklarından korunma ile ilgili önlemlerden biridir. İşyeri ortamına dağılmış tozlarda sürekli olarak temizlenmezse hava akımları ile yeniden işyeri ortamına dağılarak işyeri ortam havasını kirletir. Ayrıca, zehirli ve zararlı maddelerin aktarıldığı, depolandığı kapların ve makinelerin bakımları yapılmaz ise meydana gelebilecek kaçaklar ortam havasının kirlenmesine sebep olur.

f)Havalandırma : İşyerine ve işin özelliğine göre düşünülerek yapılmalıdır. İki çeşit havalandırma vardır:

                               1.Yerel (lokal) havalandırma : Özellikle yoğun toz ve gaz meydana gelen işlerde kullanılan bir havalandırma yöntemidir. Örneğin; zımpara taşlarında, taşlama sırasında meydana gelen toz, çalışma ortamına yayılmadan  emici bir cihazla tutulabilir.

                               2.Genel Havalandırma : Genel havalandırmanın amacı, çalışanlara gereken taze havayı temin etmektir. Genel havalandırma, daha az toksik organik sıvılardan meydana gelen buharlar için kullanılır. Tozlu işyerlerinde ise bazen, tozlar devamlı olarak işyeri havasında yüzer vaziyette tutulmakla fayda yerine zararlı etkinin arttığı da görülebilir. Bu sebeple genel havalandırmanın belirli şartlara düzenlenmesi gerekir ve şu hususların göz önünde bulundurulması yararlı olur:

                               *Havalandırmada aspirasyonla temin edilen temiz hava miktarı, ortamdaki zehirli maddelerin konsantrasyonlarına ve işyerinin büyüklüğüne göre tayin edilmelidir.

                               *Temin edilen temiz hava mevsime uygun olarak ısıtılmalı ve serinletilmelidir.

                               *Havanın giriş ve çıkış ağızları; havalandırmada kullanılan tüm havanın kirlenmiş bölgeden geçmesini temin edecek şekilde düzenlenmelidir.

                               *İşyerindeki hava akımına göre; kirletici kaynak işçi ile aspirasyon çıkışı arasında bulunmalıdır.

                               *Kirli havayı dışarı atan aspirasyon kanalı, çıkan kirli havanın pencere, kapı, hava deliği vb. gibi yerlerden tekrar girişini önleyecek yerlerde olmalıdır.

                g)İşyeri Üretim ve Planlaması : Uygunsuz, zararlı tesirler yaratacak hammadde ve atıkların meslek hastalıkları diğer hastalıklar yönünden araştırılarak işyerinin kuruluşu sırasında planlanması gerekir.

h)İşyeri Ortamında Zaman Zaman Analizler Yapmak: Bazı işyerlerinde alınan koruyucu önlemlere rağmen tehlikelerin tamamen ortadan kaldırıldığını kestirmek mümkün değildir. Ayrıca alınan tedbirlerin ne kadar etkili olup olmadığını tespit etmek amacıyla zaman zaman çeşitli analizlerin yapılmasına ihtiyaç duyulabilir. Bu analizler sonucunda işyeri ortamının sağlığa elverişli olup olmayacağına karar verilir.

Zararlı ve zehirli maddelerin depolandığı veya işlendiği kısımlarda yapılacak bakım ve onarım işlerinde önceden ortamda ölçümler yapılması ve daha sonra bakım ve onarım çalışmalarına izin verilmesi de çalışanları zehirlenmelerden korur.

İŞÇİYE AİT KORUNMA ÖNLEMLERİ :

İşyerindeki çalışma çevresine ait koruyucu önlemlerin yetersiz kaldığı veya imkansız olduğu durumlarda en son olarak meslek hastalıklarının önlenmesi için kişisel korunma önlemlerine başvurulur. İş kazalarından korunmada da önemli bir yer tutan kişisel korunma araçlarının mutlaka kullanılması gerekir. Kişisel korunma araçlarını daha önce iki ana başlık altında görmüştük. Bunlar;

a)Solunum sisteminin korunması (Solunum cihazları veya maskeler)

b)Vücudun korunması(Ellerin korunması, gözlerin korunması, başın korunması, ayakların korunması, kulakların korunması)

İŞ GÜVENLİĞİ VE MESULİYET

                İş güvenliğinde iş kazaları İŞÇİ-İŞVEREN-DEVLET üçlüsü ile önlenebilir. Dolayısıyla iş kazalarının önlenmesinde devletin sorumluluğu, çalışanların (işçilerin-iş görenlerin) sorumluluğu, işyeri sahibinin (işverenlerin) sorumluluğu ve sendikaların sorumluluğu vardır. Yeterli bir iş güvenliği sağlanabilmesi ve iş kazalarının önlenebilmesi için herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi esastır.

                1.İŞ GÜVENLİĞİNDE DEVLETİN MESULİYETİ :

                Devletin insan sağlığı ve iş güvenliği konularında katkısı zaman içinde değişik aşamalardan geçmiştir.

                Başlangıçta müdahale, zorlayıcı nitelik taşımıştır. Şimdi müdahaleler gittikçe azalmaktadır.

                Sonraları yol gösterici, teşvik edici, danışma rolü ağırlık kazanmıştır. Bugün daha geçerli olan katkı metodu budur.

                İş güvenliğinde devletin rolü, işyerlerine ait iş sağlığı ve güvenliği bakımından gerekli şartları ve standartları mevzuat şeklinde belirtmektir.

                İnceleme, araştırma, eğitim kuruluşları aracılığı ile sorunları ilmi yoldan çözümlenmesine zemin hazırlamak da son yıllarda devlet katkısı olarak daha sık görülen uygulamadır. Bu kuruluşlarda koruyucu geliştirme, işin insan yeteneklerine uygulanarak, ekonomi bilimi kurallarına uygun şekilde düzenlenmesine önem verilir. Geniş ölçüde yaygın eğitim yapılır.

                İş güvenliği ile ilgili kanun ve yönetmeliklerin uygulanıp uygulanmadığını denetlemek de devletin önemli görevleri arasında yer alır. Bu amaçla denetleme mekanizmaları çalıştırılır.

                İş güvenliği teşkilatının ana görevi, işyerlerini belirli zamanlarda denetlemek, güvensiz davranış ve şartları ortadan kaldırmak ve dolayısıyla iş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesine katkıda bulunmaktır.

                İş kazaları ve meslek hastalıklarını asgari seviyeye indirmek ve iş güvenliği ile ilgili koruyucuların standartlaştırılması için bir başka kuruluş da İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Merkezi (İSGÜM) dür.

                Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın insan sağlığı ve iş güvenliği hakkında görevleri kısaca şunlardır:

                a)Çalışma hayatını düzenleyici, işçi-işveren ilişkilerinde çalışma barışının sağlanmasını kolaylaştırıcı ve koruyucu tedbirler almak,

                b)Çalışma hayatındaki mevcut ve muhtemel sorunları ve çözüm yollarını araştırmak,

                c)İşçi sağlığı ve iş güvenliğini sağlayacak tedbirleri almak,

                d)Sosyal güvenlik imkanını sağlamak.

                İŞYERİ SAHİBİNİN MESULİYETİ :

                İş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesinde işyeri sahibi veya ustasının fonksiyonu çok önemlidir.

                İş kazalarının % 10-20’sinin işveren ve yönetimin hatasından meydana geldiğinin unutulmaması gerekir.

                İşyeri sahibi veya ustası işyerini iş güvenliği ile ilgili kanun ve yönetmeliklere uygun düzenlemesi ve bunlara uyması, iş kazaları ve meslek hastalıkları riskini azaltmaktadır.

                ÇALIŞANLARIN (İŞÇİLERİN, İŞ GÖRENLERİN) MESULİYETİ :

                Kazaların % 80-90’ının çalışanların hatasından ve kurallara uyulmamasından meydana gelmektedir.

                İş kazalarının önlenmesinde ancak kaza zincirinin üçüncü halkası olan güvensiz davranış ve şartlara etki edebilir ve çalışmaların bu ana faktöre yöneltilmesi gerekmektedir.

                Makine üzerinde alınabilecek koruyucu tedbirler ve tertibatlar her zaman için çalışanı koruyacak nitelikte olmayabilir. Bu sebeple çalışanlar daha dikkatli çalışmalıdır.

                Sorumsuz biçimde görev verilmeden ya da uyarılara aldırmadan tehlikeli biçimde çalışılmamalıdır.

                İşyerinde kesinlikle şakalaşma, itişip kakışma olmamalıdır.

                Çalışanların iş güvenliği ile ilgili kanun, tüzük ve yönetmeliklerin ve diğer talimatların getirdiği yükümlülükleri bilerek iş yapmaları kendilerine düşen en büyük mesuliyettir.

                SENDİKALARIN MESULİYETİ :

                İş güvenliği ile ilgili olarak, sendikaların görev ve sorumlulukları vardır. Sendikaların, kazaların önlenmesinde aktif olarak katılmaları gerekir. Sendikalar konu ile ilgili olarak çalışanlara ve işyeri sahibine yardımcı olmalıdır. Sendikacılar iş güvenliği kurullarına üyedirler ve bu konudaki toplantılara katılmaları gerekmektedir.

                Sendikacılar, iş güvenliği ile ilgili kanun, tüzük ve yönetmeliklerin ve diğer talimatların getirdiği sorumluluklarını bilerek yerine getirmelidirler.

               

İŞ KAZALARI VE MESLEK HASTALIKLARINDA KAYIPLAR

                1.KAZALARIN İŞ GÜCÜNE VE EKONOMİYE ETKİLERİ :

                İş kazaları hem çalışanı, hem ailesini, hem işvereni ve hem de milli ekonomiyi çok yakından ilgilendiren önemli bir olaydır. Her kazanın kişinin kendisine, ailesine ve topluma getirdiği kayıpların yanı sıra ödenen maddi ve manevi bedeli ülke ekonomisi yönünden oldukça fazladır.

                1999 yılında meydana gelen iş kazaları ve meslek hastalıklarının ekonomik boyutu da önemle göz önünde tutulması gereken bir husustur. Uluslar arası Çalışma Teşkilatı yayınlarında, endüstrileşmiş ülkelerde iş kazaları ve meslek hastalıklarının toplam maliyetinin bu ülkelerin Gayri Safi Milli Hasılalarının % 1’i ile % 3’ü arasında değiştiği belirtilmektedir. Ülkemizde ise en iyimser yaklaşımla söz konusu oranın % 3 olduğu varsayılırsa, iş kazaları ve meslek hastalıklarının toplam maliyetinin 1999 yılında 2,5 katrilyon olduğu, 2000 yılında ise yaklaşık 4 katrilyon olacağı hesap edilmektedir.

YILLAR İŞ KAZALARI OLAY SAYISI İŞ KAZASI ÖLÜM SAYISI MESLEK HASTALIKLARI OLAY SAYISI MESLEK HASTALIKLARI ÖLÜM SAYISI İŞ KAZALARI VE MESLEK HASTALIKLARINDAN DOLAYI DAİMİ İŞGÖREMEZLİK SAYISI
1997 98.318 1.282 14.299 191 4374
1998 91.385 1.094 14.875 158 3850
1998 77.955 1.165 12.102 168 3407

 

                Yukarıdaki tabloda ülkemizde meydana gelen yıllara göre iş kazası ve meslek hastalıkları olay sayıları ve ölüm sayıları ile iş göremezlik sayıları istatistiği görülmektedir. Bu sonuçlara göre işçilerin sekizde biri iş kazasına uğramıştır. günde yaklaşık olarak 250 iş kazası olayı meydana gelmekte ve her gün 3 kişi ölmekte, 10 kişi de iş göremez duruma gelmektedir(sakat kalmaktadır). Tablo dikkatle incelendiğinde yıllara göre kaza sayılarında bir düşüş görülmektedir. Kazalardaki düşüş oranı sevindirici olmakla birlikte hedef sıfır kazadır. Bu amaçla insan sağlığı ve iş güvenliği konularında yapılan eğitimlerin olumlu sonuçlar ortaya koyduğu bir gerçektir.

                İş kazaları ve meslek hastalıklarında ortaya çıkan zararlar, görünen zararlar ve görünmeyen zararlar diye iki ana başlıkta incelenebilir.

                GÖRÜNEN ZARARLAR :

                Görünen zararlar kısaca şöyle özetlenebilir :

                1.İlk müdahale ve tedavi masrafları,

                2.Geçici ve sürekli iş göremezlik veya ölüm ödenekleri,

                3.Adli (mahkeme) masrafları

                4.Makine, araç, gereç ve teçhizatın yenilenmesi için yapılan masraflar.

                Bir ülkenin gelişmesini etkileyen temel faktörler; insangüvü(emek), sermaye(para), hammadde(üretim için gerekli olan işlenmemiş veya yarı işlenmiş maddeler), makine, araç ve gereçtir.

Kazaların en önemli unsuru İNSAN olduğu ve kaza sonucu insan; hafif veya ağır yaralanabilir, hayatını kaybedebilir, devamlı veya geçici olarak iş göremez hale gelebilir.

İş güvenliğinin temel amacı, insanı her türlü kaza ve hastalıktan korumaktır.

Kaza sonucunda ödenen tazminat ve tıbbi masraflar, görünen zararlardandır. Kaybedilen bir organın değeri para ile ölçülemez.

Üretimde önemli rolü olan makine, araç, gereç ve teçhizatın kaza sonucu milli servette meydana gelen kayıplardır.

Kazalarda;

*Çalıştıran insanın kusuru ve ihmali,

*Bilgisiz ve yetkisiz çalıştırma,

*Normal hız ve kapasitenin üstünde çalışma,

*Normal bakım ve tamirin noksanlığı sonucunda makine arızalanır, verim düşer veya tamamen hasara uğrar.

Ayrıca çalışanın kullandığı alet ve teçhizatı kötü ve hor kullanması sebebi ile zarara uğranmaktadır. Bu zararları önlemek için;

*İşe uygun aletin seçimi,

*Aleti yerinde kullanma,

*Aleti daima bakımlı tutma, her çalışanın görevidir.

Kazalarda en fazla zarar gören unsur hammadde ve malzemedir. Çalışanlar malzemeyi en iyi şekilde işlemeli, malzeme ziyanını önleyici tedbirler almalıdır.

GÖRÜNMEYEN ZARARLAR :

Görünen zararların dışında oluşan genelde düşünülmeyen, ama önemli zararlardır. Bunlar;

*Geçirmiş olduğu kaza sebebiyle, çalışanın bir süre üretimden uzak kalması ile çalışamaması zaman ve maliyet kaybı,

*Kazanın meydana geldiği sırada, çalışana yapılan ilkyardım sebebi ile ortaya çıkan zaman ve maliyet kaybı,

*Kaza sırasında, kazanın meydana geldiği bölümde bulunan çalışanların, gerek merak ve gerekse yardım amacı ile bu kısma gelişleri sebebi ile oluşan zaman ve maliyet kaybı,

*Makine ve tezgahların kısmen durması ya da makine veya tezgahın bozulması yüzünden olan kayıp ve yeni makine alımı gerekiyorsa, bu makineye yapılan ödeme ve makinenin getirilmesine kadar geçen sürede oluşan zaman ve maliyet kaybı,

*Malzeme ve hammaddenin zarara uğraması ya da işe yaramaz hale gelmesi sebebi ile oluşan kayıplar,

*İşyerindeki ilgili kişilerin (işçi, usta, yönetici, işveren) kazayı incelemesi, devlet görevlilerince (İş Müfettişleri ve Sigorta Müfettişleri ile Adli Makamlarca) yapılan incelemeler sebebi ile oluşan zaman ve maliyet kaybı,

*Kaza sonrası, diğer çalışanların moral bozukluğu ve dolaylı ya da dolaysız işin yavaşlatılması sebebi ile oluşan zaman ve maliyet kaybı,

*Kazaya uğrayan çalışanın yeniden işe dönmesi söz konusu ise geçen süre sebebiyle kayıp,

*Yeni işçi alımı gerekiyorsa, bunun istihdamı, eğitimi ve bürokratik işlemleri ile ilgili zaman ve maddi kayıp,

*Siparişlerin gerekli sürede karşılanamaması  sebebi ile firmanın durumu, geç teslim sebebiyle alınacak prim kaybı,

gibi kayıplar görünmeyen zararları oluşturur ve ülke ekonomisini etkiler.

İŞ GÜVENLİĞİ İLE İLGİLİ MEVZUAT :

Ülkemizde sanayinin yaygınlaşması, yeni iş kollarının açılması, teknolojik gelişmeler, üretimin artması ve çeşitlenmesi ve bunlara bağlı olarak çalışanların sayısındaki artışlar işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda geniş ve kapsamlı bir mevzuat hazırlamayı gerekli kılmıştır. Konu ile ilgili olarak birçok kanun, tüzük, yönetmelik çıkartılmıştır. Anayasamızda konu ile ilgili birçok madde yer almaktadır.

ANAYASA : Madde 18 : Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır. (Angarya=Emeğin karşılığını ödemeden yaptırılan iş)

Şekil ve şartları kanunla düzenlenmek üzere hükümlülük ve tutukluluk süreleri içinde çalıştırmalar; olağanüstü hallerde vatandaştan istenecek hizmetler; ülke ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı alanlarda öngörülen vatandaşlık ödevi niteliğindeki beden ve fikir çalışmaları, zorla çalıştırma sayılmaz.

ANAYASA : Madde 48 : Herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir.

ANAYASA : Madde 49 : Çalışma herkesin hakkı ve ödevidir. Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışmayı desteklemek ve işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak için gerekli tedbirleri alır.

Devlet, işçi-işveren ilişkilerinde çalışma barışının sağlanmasını kolaylaştırıcı ve koruyucu tedbirler alır.

ANAYASA : Madde 50 : Kimse, yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz. Küçükler ve kadınlar ile bedeni ve ruhi yetersizliği olanlar, çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar. Dinlenmek çalışanların hakkıdır. Ücretli hafta ve bayram tatili ile ücretli yıllık izin hakları ve şartları kanunla düzenlenir.

ANAYASA : Madde 51 : İşçiler ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma hakkına sahiptirler.

Sendikalar veya üst kuruluşlarını kurabilmek için kanunun gösterdiği bilgi ve belgelerin, kanunda belirtilen yetkili mercie verilmesi yeterlidir. Bu bilgi ve belgelerin kanuna aykırılığının tespiti halinde yetkili merci, sendika veya üst kuruluşun faaliyetinin durdurulması veya kapatılması için mahkemeye başvurur.

Sendikalara üye olmak ve üyelikten ayrılmak serbesttir.

Hiç kimse sendikaya üye olmaya, üye kalmaya, üyelikten ayrılmaya zorlanamaz.

İşçiler ve işverenler aynı zamanda birden fazla sendikaya üye olamazlar.

Herhangi bir işyerinde çalışabilmek, işçi sendikasına üye olmak veya olmamak şartına bağlanamaz.

İşçi sendika ve üst kuruluşlarında yönetici olabilmek için, en az on yıl bilfiil işçi olarak çalışmış olma şartı aranır.

Sendika ve üst kuruluşlarının tüzükleri, yönetim ve işleyişleri, Anayasada belirlenen Cumhuriyetin niteliklerine ve demokratik esaslara aykırı olamaz.

ANAYASA : Madde 53 : (23.7.1995 tarih ve 4121 sayılı kanunla değişik şekli) İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.

Toplu iş sözleşmesinin nasıl yapılacağı kanunla düzenlenir.

128 inci maddenin ilk fıkrası kapsamına giren kamu görevlilerinin kanunla kendi aralarında kurmalarına cevaz verilecek olan ve bu maddenin birinci ve ikinci fıkraları ile 54 üncü madde hükümlerine tabi olmayan sendikalar ve üst kuruluşları, üyeleri adına yargı mercilerine başvurabilir ve idareyle amaçları doğrultusunda toplu görüşme yaşabilirler. Toplu görüşme sonunda anlaşmaya varılırsa düzenlenecek mutabakat metni taraflarca imzalanır. Bu mutabakat metni, uygun idari veya kanuni düzenlemenin yapılabilmesi için Bakanlar Kurulunun takdirine sunulur. Toplu görüşme sonunda mutabakat metni imzalanmamışsa anlaşma ve anlaşmazlık noktaları da taraflarca imzalanacak bir tutanakla Bakanlar Kurulunun takdirine sunulur. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usuller kanunla düzenlenir.

Aynı işyerinde, aynı dönem için, birden fazla toplu iş sözleşmesi yapılamaz ve uygulanamaz.

ANAYASA : Madde 54 : Toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında, uyuşmazlık çık-ması halinde işçiler grev hakkına sahiptirler. Bu hakkın kullanılmasının ve işverenin lokavta başvurmasının usul ve şartları ile kapsam ve istisnaları kanunla düzenlenir.

Grev hakkı ve lokavt iyi niyet kurallarına aykırı tarzda, toplum zararına ve milli serveti tahrip edecek şekilde kullanılamaz.

Grev esnasında greve katılan işçilerin ve sendikanın kasıtlı veya kusurlu hareketleri sonucu, grev uygulanan işyerinde sebep oldukları maddi zarardan sendika sorumludur.

Grev ve lokavtın yasaklanabileceği veya ertelenebileceği haller ve işyerleri kanunla düzenlenir.

Grev ve lokavtın yasaklandığı hallerde veya ertelendiği durumlarda ertelemenin sonunda, uyuşmazlık Yüksek Hakem Kurulunca çözülür. Uyuşmazlığın her safhasında taraflar da anlaşarak Yüksek Hakem Kuruluna başvurabilir. Yüksek Hakem Kurulunun kararları kesindir ve toplu iş sözleşmesi hükmündedir.

Yüksek Hakem Kurulunun kuruluş ve görevleri kanunla düzenlenir.

Siyasi amaçlı grev ve lokavt, dayanışma grev ve lokavtı, genel grev ve lokavt, işyeri işgali, işi yavaşlatma, verim düşürme ve diğer direnişler yapılamaz.

Greve katılmayanların işyerinde çalışmaları, greve katılanlar tarafından hiçbir  şekilde engellenemez.

ANAYASA : Madde 55 : Ücret emeğin karşılığıdır.

Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer  sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır.

Asgari ücretin tespitinde ülkenin ekonomik ve sosyal durumu göz önünde bulundurulur.

ANAYASA : Madde 56 : Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.

Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve  vatandaşların ödevidir.

Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler.

Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir.

Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir.

ANAYASA : Madde 60 : Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir.

Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar.

ANAYASA : Madde 61 : Devlet, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malul ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar.

Devlet, sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır.

Yaşlılar, Devletçe korunur. Yaşlılara Devlet yardımı ve sağlanacak diğer haklar ve kolaylıklar kanunla düzenlenir.

Devlet, korunmaya muhtaç çocukların topluma kazandırılması için her türlü tedbiri alır.

Bu amaçlarla gerekli teşkilat ve tesisleri kurar veya kurdurur.

ANAYASA : Madde 62 : Devlet, yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarının aile birliğinin, çocuklarının eğitiminin, kültürel ihtiyaçlarının ve sosyal güvenliklerinin sağlanması, anavatanla bağlarının korunması ve yurda dönüşlerinde yardımcı olunması için gereken tedbirleri alır.

ANAYASA : Madde 173 : Devlet, esnaf ve sanatkarı koruyucu ve destekleyici tedbirleri alır.

İŞ KANUNU VE İŞ GÜVENLİĞİ İLE İLGİLİ KANUN, YÖNETMELİK VE TÜZÜKLER :

1.İşverenlerin işçi isteklerini iş ve işçi bulma kurumuna bildirmeleri hakkında tüzük

2.Eski hükümlülerin istihdamı hakkında tüzük

3.Ağır ve tehlikeli işler tüzüğü

4.Fazla çalışma tüzüğü

5.Haftalık iş günlerine bölünemeyen çalışma süreleri tüzüğü

6.Hazırlama, tamamlama, temizleme işleri tüzüğü,

7.İş süreleri tüzüğü,

8.İşçi çalışma ve kimlik karnesi tüzüğü,

9.İşçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğü

10.İşçi sağlığı ve iş güvenliği kurulları hakkında tüzük,

11.Yapı işlerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğü

12.Sakatların istihdamı hakkında tüzük,

13.Gebe veya emzikli kadınların çalıştırılma şartlarıyla emzirme odaları ve çocuk bakım yurtlarına dair tüzük

14.Ulusal bayram ve genel tatiller hakkında kanun

15.Hafta tatili hakkında kanun

16.Sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmetlerin birleştirilmesi hakkında kanun

17.İşyerlerinde özürlü ve eski hükümlü çalıştırılmasına ilişkin tebliğ

18.Özürlü ve eski hükümlülerin istihdamı ile ilgili tebliğ

19.Sakatlık indiriminden yararlanacak hizmet erbabının sakatlık derecelerinin tesbit şekli ile uygulanması hakkında yönetmelik

20.İş teftiş tüzüğü

21.Yıllık ücretli izin yönetmeliği

22.Postalar halinde işçi çalıştırılarak yürütülen işlerde çalışmalara ilişkin bazı özel usul ve kurallar hakkında tüzük

23. Ereğli Havzai Fahmiyesi Amelesinin Hukukuna müteallik kanun

24.Basın iş kanunu

25.Umumi hıfzısıhha kanunu

26.İş kanunu

27.Esnaf ve sanatkarlar ve diğer bağımsız çalışanlar Sosyal sigortalar kurumu kanunu

28.Toplu iş sözleşmesi, grev ve lokavt kanunu

29.Radyoloji, radyum ve elektrikle tedavi ve diğer fizyoterapi müesseseleri hakkında kanun

30.Basın mesleğinde çalışanlarla çalıştıranlar arasındaki münasebetlerin tanzimi hakkında kanun

31.Borçlar kanunu

32.Belediyeler kanunu

33.Deniz iş kanunu

34.Sosyal sigortalar kurumu kanunu

35.Sendikalar kanunu

36.Meslek Eğitimi Kanunu

Bazı Kanunlar Hakkında Kısa Bilgiler :

1.Borçlar kanunu : 1926 yılında çıkarılan 818 sayılı bu kanun 332. maddesinde İşçi sağlığı ve İş Güvenliğine ilişkin bir hüküm getirmiştir. “İşveren, çalışanların güvenliğini sağlamak için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.” Yine 6763 sayılı kanunla eklenen bir fıkrada; “İşçinin kaza sonucu ölmesi halinde işyerinde yeterli güvenlik önlemlerinin alınmaması dolayısıyla geride kalan ailesine kendilerinin istemi üzerine tazminat verilir.” denmektedir.

2.Umumi Hıfzısıhha Kanunu: 1930 yılında çıkarılan 1593 sayılı bu kanun, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliğine ilişkin birçok hüküm getirmiştir. 18 yaşından küçük işçilerin çalıştırılma şartları, çalışma yerleri ve süreleri ile devamlı olarak en az 50 işçi çalıştıran işyerlerinde işyeri hekimi bulunması mecburiyetine ait hükümler yer almaktadır.

3.Belediyeler Kanunu : 1930 yılında çıkarılan 1580 sayılı bu kanunun 15-38-76 nolu maddeleri İşçi Sağlığı ve İş Güvenliğine ilişkin hükümler taşımaktadır. 15-38. maddelere göre “Sanayii müessese ve fabrikalarının elektrik-tenvirat ve tesisatının, makine-motor ve diğer aksamların fenni muayenelerini yapmak ve etrafındakilerin sıhhatleri üzerine zararlı etki yaratıp yaratmadığını incelemek ve gerekli önlemleri aldırmak belediyelerin görevlerindendir.” denmektedir. 15-76. maddeleri ise; “fabrika ve işyerlerinin ve konutların sıhhi denetimini yapmak belediyelerin görevlerindendir.” denmektedir.

4.Sosyal Sigortalar Kanunu : 1964 yılında çıkarılan 506 sayılı bu kanunun 5-11-15-18-26-27-28-74-114-124-125-130. maddeleri İşçi Sağlığı ve İş Güvenliğine ilişkin hakları belirtmektedir. Bu maddelerde iş kazası, meslek hastalıkları tanımları yapılmış, ayrıca, iş kazası ve meslek hastalığına ilişkin olarak işçi, işveren ve SSK.’nın yükümlülükleri esasa bağlanmıştır.

5.İş Kanunu : İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği açısından getirdiği hükümler dikkate alındığında en önemli kanun 1475 sayılı İş Kanunu’dur. Çünkü İş Güvenliği Mevzuatı’na ilişkin düzenlemelerin büyük bir kısmı bu kanun ve ilgili maddeleri baz alınarak yapılmıştır. Ayrıca işveren ve işçiye yaptırımcı hükümler getirmektedir.

kaynak : izmem.com

Anahtar Kelime:

Bu yazıya 2 Yorum Yapıldı.

  • IvanaFukalot
    13 Şubat 2011 04:56

    Как вставить рисунок в комментарий ?

  • Молоденька
    17 Şubat 2011 05:32

    Я никак не смогла вставить рисунок в коментарий. Вставляю ссылку на рисунок а он не показывает его как рисунок. Что мне делатЬ?
    Фотки беру отсюда – images.yandex.ru/yandsearch?text =www.ikuguod.org.tr

Bir Yorum Yazın