Güzellik’te rekabet sıkıntısı

  • Yazının Tarihi: 05 Eylül 2013
  • Bu Yazıyı Sosyal Medyada Paylaş:
  • Googleda Paylaş
  • Twitterda Paylaş
  • Facebookta Paylaş

İzmir Kuaförler Odası Başkanı Sezai Apaydın haksız rekabetten rahatsız.

İzmir Kuaförler Manikürcüler ve Güzellik Salonu İşletmecileri Odası Başkanı Sezai Apaydın, bilinçsizce artan kuaför ve güzellik salonlarının yarattığı haksız rekabetten mesleğin zarar gördüğünü söylüyor. 

 

İzmir Kuaförler Manikürcüler ve Güzellik Salonu İşletmecileri Odası Başkanı Sezai Apaydın, sektöre ilişkin sıkıntıları dile getirdi. Kuaförlük mesleğini çok ciddi sorunlar yaşadığına değinen Apaydın, vatandaşın daha ucuza kalitesiz hizmet aldığını ve bu durumdan haksız rekabetin doğduğunu belirtti. Apaydın sözlerine şu şekilde devam etti:
“Kuaförlük mesleği çok ciddi sorunlar yaşıyor. Haksız rekabet var. İnsanlara kalitesiz ürünlerle hizmet götürülüyor. Bununla ilgili denetimler yapıyoruz. Bu noktada çok ciddi bir yetkimiz de yok. İnsanları sadece uyarabiliyoruz. Özellikle fiyat tarifelerine uyulmaması, haksız rekabete neden oluyor. Fiyat tarifeleri düşürülerek, kalitesiz hizmet veriliyor. Biz buna karşıyız. Bu noktada tüm kurum ve kuruluşların üzerlerine düşen denetim görevlerini daha iyi yerine getirmesini istiyoruz.” 

 

15 BİN KİŞİ EKMEK YİYOR 

 

Belgesiz işyerlerinin açılmasını da ayrı bir sorun olarak değerlendiren Apaydın, “Odamızın 2500 civarında aktif üyesi var. Kuaför, manikür, pedikür ve güzellik salonu işletmeleri yer alıyor. İzmir genelinde yaklaşık 5 bin sektör temsilcimiz var.  Mesleğimizin geleceğine yönelik projeler üretmek için bu adım çok önemli. Odamıza üye kuruluşlarda ortalama 3 kişi çalışsa 7 bin 500 çalışan var. Aileleri de hesaba kattığınızda 15 bin kişi sektörümüzden ekmek yiyor” dedi. 

 

KALİTE DÜŞÜYOR 

 

Sektörün en büyük sorununun, yeterlilik sahibi olmayan kişilerin salon açmaları olduğuna işaret eden Apaydın, kuaförlük mesleğine talebin çok olduğunu vurguladı. Kuaförlük mesleğini fakirin geçim kaynağı olarak tanımlayan Apaydın, “Çalışmayan hanımlar eve katkı olsun diye manikürcü, güzellik uzmanı olma çabası içinde. Teknoloji geliştikçe iş sahası daraldı. Artık hanımlar evde oturmak istemiyorlar. Hizmet sektörüne dönük işler yapmak istiyorlar. Bu nedenle kendilerine en uygun işin kuaför ya da güzellik uzmanı olduğunu düşünüyorlar. Şimdi her sokakta 3- 4 tane manikür, pedikür ve kuaför salonu var. Dolayısıyla bir kuaför enflasyonu oluştu. Burada kalite de çok önemli. Bu kadar yoğun olunca arz talep dengeleri değişiyor. Talep çok olmayınca fiyatlar ve kalite düşüyor. Dolayısıyla hizmet bilinçsiz bir şekilde ucuzlatılıyor. Bu da mesleğimize zarar veriyor” şeklinde konuştu. 

 

STANDART OLMALI 

 

Sektörde belirli bir standardın yakalanmasından yana olduklarını ifade eden Apaydın, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye’de herkes istediği mahalleye kuaför salonu açabiliyor. Orada başka kaç kuaför salonu var dikkate alınmıyor. Başbakanın bir açıklaması oldu. İsteyen herkes her yerde istediği dükkanı açamaz diye. Bu durum zaten yıllardan beri bizim kanayan yaramız. Hizmet sektöründe çok uçurumlar yaratılabiliyor. Haksız rekabet doğuyor. Bunun önüne geçmek için mesafe şartı koymak önemli. Bölgede kaç insan yaşıyor, Buraya kaç kuaför yeterli olabilir diye düşünülmesi gerekiyor. Bunun sorumluluğu da bizim gibi odalarda olması gerekiyor. Bu meslekten binlerce kişi ekmek yiyor. Bu nedenle hafife almamak gerekir.” 

 

DENETLEME YETERSİZ 

 

Sektördeki standartların uygulanmadığına da değinen Apaydın, “Bir koltuğun 5 metrekare standardı var. Minimumda rahat hizmet üretebileceğiniz bir yerin en az 50 metrekare olması gerekiyor. 50 metrekarenin altında kuaför salonu olmaması gerekir. Ancak zorunluluk nedeniyle ne yazık ki var. Oda başkanlarının yaptırım gücü yok. Biz gidip nasihat verebiliyoruz sadece. Denetliyoruz, doğru yapmaları için çaba sarf ediyoruz. Bulaşıcı hastalıkların en tehlikeli olanları kan yoluyla geçiyor. Bu işlemlerin gerçekten hijyenik ortamda yapılması gerekiyor.  Bununla ilgili en son çıkan iş yeri sağlığı ve güvenliği ile ilgili öenlemler alınıyor. Bunlarla ilgili ciddi çalışmalar yapılıyor, ama denetimi belediye mi yapacak, İl Sağlık Müdürlüğü mü yapacak, yoksa biz mi yapacağız? Şu an belediyeler denetim yapıyor ama günde kaç kuaför denetleniyor, kaç tanesinin sağlık karnesi var? Bunlar denetlenmiyor” diye konuştu. 

 

REKABET KALKSIN 

 

Apaydın, iş sağlığı ve güvenliğinin özellikle bu sektörde mutlaka uygulanması gerektiğini bildirerek bununla ilgili eğitimleri de oda olarak vereceklerini kaydetti. Sektördeki sıkıntıların giderilmesini ekonominin düzelmesine bağlayan Apaydın, “Haksız rekabetin önüne mutlaka geçilmesi lazım. “Standart olamaz rekabet olmalı deniyor”, ama biz tarifeye tabi bir esnafız. Bizim hizmetimiz belli. Dolayısıyla bunda rekabet olmaması lazım. Denetleme olmadığı için isteyen istediği fiyatı veriyor. Hizmet sektöründe mutlaka standardın yakalanması lazım” şeklinden ifadede bulundu. 

 

USTALIK EĞİTİMİ 

 

Milli eğitim bakanlığına bağlı özel okullar, kız meslek liseleri ve meslek yüksek okulları olmak üzere alternatifler var. Öğrenciler, eğitmen gözetiminde çalıştıktan sonra Milli Eğitim Bakanlığı’nın mesleki okullarında çalıştıktan sonra sınavlara giriyorlar. Kalfalık eğitiminden sonra da ustalık eğitimini alıyor. Ustalık eğitiminden sonra belgesiyle salon açabiliyor. Kendi dükkanında kalfa ya da çırak çalıştırabiliyor. Çıraklık eğitim süresi üç yıl.  Üç yılın sonunda sınava giriyor kazanırsa kalfa oluyor. Kişinin çıraklığa başladığındaki eğitim seviyesi de süreci belirleyen etkenler arasında. İki, üç ya da dört sene içinde ustalık sürecini tamamlıyorlar. Ustalıktan sonra eğitime giriyor. Sınavı kazanırsa usta eğiticilik belgesine sahip oluyor. 

 

Haber: Gözde KAMAY
Fotoğraf: Mehmet Ali VARIŞ
Anahtar Kelime:

Bir Yorum Yazın